Merhabalar,
Göbekli Tepe-9: Akbaba, Atalar ve Ateş Kültleri başlıklı yazımda Akbaba Kültü’nden bahsederken, Zerdüştlük dinindeki Sessizlik Kuleleri’nden söz etmiştim.
Bu noktadan hareketle sizlerin konuyla ilgili zihninizi biraz daha netleştirmek için Zerdüştlük Dini ile ilgili olarak da kısa bir bilgi vermem gerektiğini düşündüm.. ve bu yazı ortaya çıktı.
Bakalım beğenecek misiniz 🙂
ZERDÜŞTLÜK İNANCI :
∂ İyinin ve kötünün ya da aydınlık ve karanlığın mücadelesi Tengri inancının yanı sıra İran’da gelişmiş olan ve bazı araştırmacılar tarafından bir Ön Türk Dini olarak kabul edilen Zerdüştlük inancında da görülür.
* Arapların uyguladıkları katliam ve zulümler neticesinde Türklerin İslamiyeti kabul etmesi ile birlikte yok edilen Türk Tarihi içerisinde Zerdüştlük yapıları da yok edilmiş, yerlerine mescid ve camiler yapılmıştır.
∂ Zerdüştlük öğretileri diğer arkaik dinlerde de görüldüğü gibi tam olarak dualisttir, yani iki taraflıdır. Bunun nedeni de doğanın dengesini sağlamaktır.
* Zerdüşt’e göre evrende her şey karşıtı ile birlikte var olur.. iyilik ve kötülük gibi. Zıtlıklardan birisinin varlığı diğerinin sayesindedir. Zıtlar birlikte yaşar, birlikte var olur ve birlikte ölür.
* Dolayısı ile evren bir denge üzerine kuruludur. Bu nedenle evrenin yaratıcısının dışında her şey eksiktir. Her eksikliği karşıtı olan bir olgu tamamlar. Bu da dengeyi sağlar. İyinin yaşaması için kötü var olmalıdır.
∂ Zerdüşt’e göre gökyüzü, dünya.. hiçbir şey yokken gökte Zaman Tanrısı (Zervan)vardı.
* Zaman Tanrısı sabırla ve inatla evreni oluşturmuş; yeri, göğü, sıcağı, soğuğu, ağaçları, suyu, toprağı ve canlıları yaratmıştır.
* Zervan’ın çocuklarından Ahura Mazda iyiliğin ve güzelliğin, Ahriman ise kötülüğün ve karanlığın temsilcisidir. Bunlar, Türk Mitolojisi’ndeki Ülgen ve Erlik iyelerinin farklılaşmış şekilleri olsa gerektir.
* Aşa ise ruhsal dünyanın başlıca gerçeğidir. Ahura Mazda bile Aşa yolundan geçerek en yükseğe varır. Çünkü Ahura “tanrıyı”, Mazda “bilgiyi” temsil eder, kutsal kitabı Yasna’dır.
∂ Zerdüşt peygamberin simgesi ateştir. Çünkü ateş tanrının yarattıklarının en safıdır, alevleri hep yukarıya doğru olduğundan insanın yüksek yaşama duyduğu özlemi simgeler.
∂ Ateş kutsaldır, çünkü ateş harekettir. Hareketsiz kalan insan donar ve ölür. Ateş hem yaşam hem de ölümdür.
∂ Zerdüşt, kesin bir tarih belirlenmemiş olmasına karşın, MÖ 1.000 ya da 600 yıllarında yaşadığı tahmin edilmektedir.
ORTAYA ÇIKIŞI :
∂ Zerdüşt, aslen bir din adamıdır. Zerdüşt’ün yaşadığı yıllar egemenliğin insanı boğduğu, yozlaşmanın en üst düzeyde yaşandığı bir dönemdir. Bundan dolayı toplumsal yozlaşmaya, zulme, sömürüye, diktatörlük uygulamalarına karşı gelmiştir.
* Bu başkaldırı sonrası Zerdüşt, Zafer Dağı (Elbruz Dağı)’na çıkar ve bu durumdan bir çıkış yolu arar.
* Zerdüşt burada geceleri sürekli korkunç yaratıklarla dolu ürpertici rüyalar görür. Günler sonra bu rüyalar sona erdiğinde yaşadığı mağaranın kapısında iki kartal görür. Kapıda bekleyen Vohu Manah onu sorguya çeker “sen kimsin?” diye sorar. Zerdüşt de “Ben Zerdüşt’üm. Tüm gücümle yalanın gerçek düşmanıyım. İyi olanlarla ve gerçeğe inananlara tüm varlığımla yardımcı olmak istiyorum” der. Vohu Manah O’na inanır ve Ahura Mazda’ya götürür.
* Dağa çıkma durumu Musa’nın Sina, İsa’nın Tabor ve Muhammed’in Hira dağına çıkışına benzemiyor mu? Söz konusu dağlar yukarıdaki resimde kırmızı daire içinde görülmektedir.
* Vohu Manah, İslamiyet’teki Cebrail ile aynı değil midir?
* Bu hikaye (daha bir çok ortak nokta gibi) üç semavi dinde de yer aldığına göre, hepsinin doğduğu yer aynı olabilir mi?
∂ Bu konuda bir parantez açarak şu bilgiyi de sizlere aktarmam gerektiğini düşünüyorum :
* Doç.Dr.Osman ÇATALOLUK “Türk’ün Genetik Yapısı” adlı eserinde; “Ön Türklerin Urallar’dan gelip Kafkaslar yolu ile Kuzey Anadolu’ya geçtiklerini, buradan da Mezopotamya’ya inerek orada yerleştiklerini, bunların Ön Türklerin bir kolu olan Sümerliler olduğunu, Hz.İbrahim‘in bu kol içinden çıktığını, Hz.Muhammet ve Hz.İsa’nın da bu kolun içinde yer alan Kureyş kabilesine bağlı bireyler olduğunu” iddia eder.
* Sümerler ve Türkler arasındaki bağ, benim açımdan, ayrı bir yazı olmayı hak edecek kadar önemlidir. Çok ısrar ederseniz bu konuda da bir şeyler kaleme alabilirim belki 🙂
GÜNLÜK HAYATA DÖNÜK DÜZENLEMELER :
∂ Zerdüşt, Zafer dağı’nda Ahura Mazda ile on yıl geçirir ve bu sırada eğitimini tamamlar ve kötülüğe, çürümüşlüğe, statükoya karşı yeni bir insanlık projesine uygun olarak hazırlanır ve insanların içine gönderilir.
* O’na göre halkı düşüncelerine inandırmanın en etkin yolu, insanı üretime sevk etmekten ve yaşam koşullarını geliştirmekten geçer. İnsanın, ürettiğini paylaşarak gerçek insan olacağına inanır.
* İnsanı insan yapan, kendisi ve kendi dışındaki varlıklarla barışık hale getiren sevgidir. Çünkü insan ruh ve maddeden oluşur ve fakat bu ikisini bir arada tutan kuvvet sevgidir. Yoksa ruh ve beden birbirine düşman olur.
* İnsan sosyal bir varlıktır. Doğaya ve diğer canılar karşısındaki güçsüzlüğünden dolayı insanlar birlikte hareket etmek ister, bu da toplumu meydana getirir. Ancak bireyin gelişimi toplumun gelişiminin önüne çıkmamalıdır.
* İnsanlar bireysellik ve statükocu yaşamdan dolayı hep bir lidere ihtiyaç duymuşlardır. Liderin basireti ve ihtirasları onu bir zalim haline getirebilir. Böyle olunca da insanlık alt ve üst sınıflara ayrılır, gelişme engellenir ve insan tükenir. Çünkü bir şeyi çok yüceltmek onun kendisine verilebilecek en büyük zarardır.
* Örneğin Roma İsa’yı yok etmiş, ancak sonraki süreçte İsa’nın adını ve inancını kullanarak katliamlara girişmiş, savaşlar çıkarmış, işgaller yapmıştır. O halde en büyük liderlerin ve hatta peygamberlerin de insan olduğu unutulmamalıdır.. gururlarının esiri olabilir, güçlü iken güçsüz duruma düşebilirler.
* Zerdüşt’e göre her düşünce veya inanç bir ihtiyaçtan doğmuştur. İnanç bilginin dinamiği, bilgi inancın kaynağı olduğu sürece yaşam kendi rotasında sağlıklı ilerler. İnançsız bilgi sömürü, bilgisiz inanç zulüm getirir.
* Zerdüşt’e göre hayvanların da canı vardır. Bu nedenle kesilmeleri özel özen ve kurallara bağlı olmalıdır. Sadece açlığı gidermeye yetecek kadar hayvan kesilmelidir. Gereksiz yere çok sayıda hayvan öldürmek zaman içinde hayvan sayısının azalmasına ve insanların aç kalmasına neden olur.
güçlü iken güçsüz duruma düşebilirler.
SEMAVİ DİNLER İLE BENZERLİKLER :
∂ Veeeee.. sizlere yine çarpıcı bir açıklama yapacağım. Hazır mısınız?
* Zerdüştlük’te günde beş defa ibadet vardır. Sabah ibadetinin özel bir yeri olduğundan ve sabah ibadeti için insanları kaldıran horoz da kutsal kabul edilir. Kıble güneştir.
* Güneş olmadığı zaman ateşe yönelinir. Önceleri ibadet açıkta yapılırken daha sonraları gece usulü yerleşmiştir. İbadetin ferdi ya da toplu halde yapılması mümkündür.
* Diyanet İşleri Başkanlığı yayınlarından olan “Yaşayan Dünya Dinleri” adlı kitabın 521’inci sayfasında şöyle yazmaktadır: “Beş vakit dua ”Zerdüştlüğün” günlük ibadetleri arasında oldukça önemlidir. Güneş doğarken, öğlen tepedeyken, öğleden sonra, güneş batarken ve gece olmak üzere bu beş vakitte her Mecusi güneşe, ışığa ya da ateşe dönerek dua eder.”
* Yani.. beş vakit namaz uygulaması Zerdüştlük’ten gelmektedir.
* Ancak Müslüman ülkelerin hepsinde namaz 5 vakit kılınmaz. Kur’an’da buna ilişkin bir düzenleme olmadığı için farklı ülkelerde 2, 3 veya 5 vakit gibi farklı uygulamalar vardır.
* Ancak Zerdüştlük bir Türk dini olduğu için, bunun etkisi ile Türkler namazı 5 vakit kılmaktadır.
* Bu konuda eski bakanlardan Namık Kemal ZEYBEK’in açıklamasını okumak için tıklayınız.
∂ İnsanda ruh ve beden akılda birleşmiştir. Gün gelir ruh ve beden birbirinden ayrılır ve herkes aslına döner.
* Beden öldüğünde ruh üç gün bedenin başında kalır ve dördüncü gün ayrılır ve bu şekilde ölümsüzleşir. Hatırlayacağınız gibi bu inanış semavi dinlerde de vardır.
∂ Zerdüşt inancında ölünün arkasından ağlanmaz, yas tutulmaz, ağıtlar yakılmaz. Bunlar yapılırsa ruh bedenden erken ayrılır ve Cirat Köprüsüne giderken yolunu şaşırmasına neden olur.
* Çünkü ruh ölü dünyada yeniden dirilecek ve başka bir can olarak dünyaya gelecektir. Beden ise toprağa karışacak ve bitkilere can olacaktır.
* Bu inanış Yahudilik ve İslamiyet’te de bulunmaktadır.
∂ İnsan iyi ve kötüyü seçmesi için serbest irade ile yaratılmıştır. İnsanın bütün düşündükleri, söyledikleri ve yaptıkları “Hayat Kitabı”na yazılır. İyi olanlar ile kötü olanlar kitabın ayrı taraflarına yazılır.
* İnsan öldüğünde ruhu “Hayat Kitabı”nı muhafaza edenin karşısına çıkar.
* Eğer iyi düşünce, söz ve davranışları kötülerden çok ise Cirat Köprüsü’nü geçerek cennete gider. Aksi taktirde köprüden aşağı uçar ve cehenneme gider.
* Zerdüştlük’teki “Hayat Kitabı” ve “Cirat Köprüsü” kavramları, İslamiyet’teki “Amel Defteri” ve “Sırat Köprüsü” ile aynı değil mi?
∂ Tüm Doğu inançlarında olduğu gibi Zerdüşt inancında da doğa temel unsurdur ve insan-doğa ilişkisini bir bütünlük içinde ele alır. Önce doğa, sonra diğer canlılar yaratılmıştır.
* Gök Tanrı Dini’nde olduğu gibi Zerdüşt doğaya saygılıdır, O’na göre evren, kainat veya doğa adı ne olursa olsun bizim varlık sebebimizdir, yaşam kaynağımızdır. O bizsiz yaşayabilir ama biz onsuz yaşayamayız. Toprak anamız, su gıdamız, hava hayatımızdır.
∂ Şimdi de size Zerdüştlük’te geçen bir hikayeyi anlatayım ve bu örnek üzerinden benzerliklere bakalım:
* Bundan yaklaşık 2.500 sene önce İran’da sihir ve büyü ile uğraşan Magiler (islam‘daki ismi ile Mecusiler) yaşar. Bunlar arasındaki zengin ailelerden birisinin oğlu olur. Magilerden birisi “bu çocuk büyüyüp hepimizi öldürecek” der. Çocuk iki yaşına gelince ateşe atarlar ama o yanmaz ve ateşle oynamaya başlar.
* Size hangi rivayeti hatırlattı? Evet, Hz.İbrahim’in Urfa’da ateşe atılmasına benziyor değil mi? Ancak Tevrat’da Hz.İbrahim’in ateşe atılması yok.
Hikaye devam ediyor..
* Çocuk büyüyor ve halkın çektiği acılara nasıl çözüm bulacağını düşünmek için bir dağın tepesine çıkıyor. Orada uykuya daldığı sırada önce gök gürültüsü gibi, sonra da huşu içinde bir ses duyuyor ve üzerine ışık çöküyor.
* Ses “Ben seni seçen ve sevmiş olan Tanrı Ahura Mazda’yım. Sen insanların en iyisisin. Sana gece gündüz sürekli seslenecek ve kelamlar yazdıracağım” der.
* Çocuk da “Ey Ahura Mazda, benim kendi dilimle bunları bana söyle ki, ben de insanlara iletebilieyim” der. Ve ağaçtan bir çubukla koyun derisi üzerine kendisine söylenen yasaları, duaları ve ibadet şekillerini yazar.
* Bu rivayet (yukarıda da başka bir nedenle belirttiğim gibi) “Hira dağı ve Hz.Muhammet” olayı ile aynı değil midir?
SONUÇ :
∂ Gök Tanrı Dini ve Zerdüştlük gibi inanç sistemleri içerisinde yer alan uygulamalara ve mitlere, günümüz semitik dinlerde de rastlanmaktadır.
∂ Zamanında tutunamamış ve yaygınlaşmamış bir inanç olmakla beraber Zerdüştlük, kendinden sonraki dinleri ve düşünceleri etkileyecek kadar güçlü bir düşünce olmuştur.
∂ Cennet ve cehennem, melekler (iyilik güçleri), şeytan (Ahriman) ve kıyamet (Ahriman ile son hesaplaşma günü) kavramlarının tek tanrılı dinlere Zerdüştlük’ten geçtiği bilinmektedir.
∂ Bu halde aklıma şu sorular gelmektedir;
* Şanlıurfa‘da doğduğuna inanılan Hz.İbrahim neden her üç semavi din için de kutsaldır?
* Hz.İbrahim ve yaşamının Şanlıurfa ile ilgisi nedir?
* Şanlıurfa’ya neden “peygamberler şehri” denmektedir?
* Bu hususların, insanlık tarihinde şimdiye kadar bulunmuş en eski tapınak olan ve Şanlıurfa bölgesinde yer alan Göbekli Tepe ile ilgisi ve ilintisi var mıdır?
* Bazı araştırmacıların inandığı gibi, Adem ile Havva Şanlıurfa‘da yaşamış olabilir mi?
* Semavi dinler arasında, tarih öncesinden gelen, başka ne gibi benzerlikler vardır?
Belki de Göbekli Tepe, bu konuları da irdelememizi sağlayarak bizi bambaşka boyutlara götürür 🙂
Sevgiyle kalın !
“GÖBEKLİ TEPE-16 : ZERDÜŞTLÜK” üzerine 2 yorum
Yorumlar kapalı.
Doçent Çataloluk’un Ural Dağları ve Kafkaslar üzerinden gelen Ön Türkler savını çok tutmadım.
Cro-Magnon dahil bütün türlerin gelip evrimleştiği yer Hazar Gölü kıyısından Mezopotamya ‘ya kadar inen bölge.. Ön Türklerin Urallar’dan gelmesi için önce oraya çıkmış olması gerekir.
Semavi dinlerin Zerdüştlük gibi inançlardan esinlenmiş olduğunu düşünmek yerine, zerdüştlüğün bozulmuş bir semavi din olduğunu düşünmek de olası tabii. Geçmiş peygamberlerin sayısının yüzbinlerle ifade edildiğini düşününce “Zerdüşt peygamber olabilir mi?” diye soruyor insan