İtiraf etmeliyim ki, “Göbekli Tepe” adını ilk duyduğumdan ve konu ile ilgili birkaç kitap karıştırıp, genel bilgi elde ettikten sonra çok büyük bir merak ve heyecan duymaya başladım.
Bu merakım o kadar yüksek bir noktaya vardı ki, havanın sıcaklığına aldırmadan 19-20 Haziran 2018 tarihlerinde tüm bölgeyi 42 derece sıcak altında (adeta eriyerek) gezdim. Ancak duyduğum heyecan, aldığım keyif ve yaşadığım mutluluk her şeyin üstündeydi.
O günden sonra da Göbekli Tepe’de yapılan arkeolojik kazılarda elde edilen bulgular ve sonuçları hakkında daha fazla okumaya ve incelemeye başladım. Edindiğim her yeni bilgi beni daha çok heyecanlandırıyor ve daha çok araştırma yapma isteği yaratıyor. Çünkü bilinen insanlık tarihi buradaki bulgularla yeniden yazılmak zorunda kalacak.
Yakın zamanda UNESCO Kültür Mirası olarak kabul edilen Göbekli Tepe konusunda elde ettiğim bilgileri birkaç yazılık dizide sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu kapsamda Göbekli Tepe’nin keşfine ve önemine geçmeden önce, insanlık tarihini ve homo sapiensin evrimleşme sürecinde Göbekli Tepe’ye gelişini ele alarak konuya giriş yapmanın daha doğru olacağını düşünüyorum.
İNSANLIĞIN TARİHSEL GELİŞİMİ :
Yaklaşık 13,5 milyar yıl önce Bing Bang olarak adlandırdığımız olay sonucunda madde, enerji, zaman ve uzay ortaya çıktı.
Bunların ortaya çıkışından yaklaşık 300.000 yıl sonra madde ve enerji “atom” adı verilen yapıları oluşturdu ve bunlar da zamanla birleşerek “molekül”leri yarattı.
Yaklaşık 3,8 milyar yıl önce gezegenimizde moleküller bir araya gelerek “organizma” adını verdiğimiz daha karmaşık yapıların oluşmasını sağladılar.
Bu organizmaların gelişmiş bir modeli olan ve modern insanlara benzeyen hayvanlar gezegenimizde ilk olarak 2,5 milyar yıl önce ortaya çıktı. Bu türe, görünümüne veya yaşamış olduğu yerlere göre çeşitli isimler verildi. Örnek olarak;
- Homo neandertalensis (Neandertal Vadisi insanı)
- Homo erectus (dik insan)
- Homo soloneis (Solo Vadisi insanı)
- Homo floresiensis (uzun ve ince insan)
- Homo desinova (Desinova Mağarası insanı)
Ancak bunların içinde diğerlerinden ayrılan bir tür vardı ki, ona “Homo sapiens (zeki insan)” adı verildi.
HOMO SAPİENS’İN DÜNYAYA YAYILIŞI :
- Homo sapiens yaklaşık 200.000 yıl önce Afrika’da ortaya çıktı.
- Yaklaşık 100.000 sene önce Asya’da ve Afrika’da yayılmaya başladı.
- Yaklaşık 40.000 sene önce Avrupa ve Avustralya’ya ulaştı.
- Aynı zamanda Afrika’daki varlığını da sürdürdü.
- Görüldüğü gibi Homo sapiens muazzam bir nüfus yayılmasını gerçekleştirebilmiştir.
Homo Sapiens adını verdiğimiz insanlar (veya bazı bilim adamlarına göre insansılar);
- Yaklaşık 70.000 yıl önce Bilişim Devrimi
- Yaklaşık 12.000 yıl önce Tarım Devrimi’ni
- Günümüzden sadece 500 yıl önce de Bilimsel Devrim’i gerçekleştirdi.
Şimdi bu evrelere gelene kadar yaşanan olayları zihnimizde canlandırabilmek maksadıyla tarihsel gelişim içinde Homo sapiens’in yaptıklarına bir bakalım.
HOMO SAPIENS’İN EVRİM SÜRECİ :
İnsanlar ilk olarak 2,5 milyon yıl önce Doğu Afrika’da Güney maymunu adı verilen bir maymun cinsinden evrimleşti.
Bu insanlar veya insansılar avcılık becerilerini geliştirdiler ve yaklaşık 400.000 yıl önce büyük hayvanları avlamaya başladılar.
Yaklaşık 300.000 yıl önce ateşi kullanmaya başladılar.
Yaklaşık 150.000 yıl önce Doğu Afrika, Arap yarımadası ve Avrasya’da yaşayan çok sayıda homo sapiensin varlığı yapılan çalışmalarla kanıtlanmıştır.
Yaklaşık 70.000 yıl önce homo sapiens diğer homo türlerini yok etmeye başladı ve yine aynı dönemde dil becerisini edindi.
Homo sapiens tarafından yaklaşık 70.000-30.000 yıl önce yağ lambaları, oklar, yaylar, iğneler gibi aletlerin icadını gerçekleştirdi.
- Güney Fransa’daki Chauvet-Point-d’Arc Mağarası’nın duvarında yer alan insan eli izi 30.000 yıl öncesine aittir ve “ben buradayım” demek istemiştir.
- Almanya’daki Stadel Mağarasından yaklaşık 32.000 yıl önce yapılmış “Aslan Adam (Stadel Aslanı olarak da bilinir)” heykeli bulunmuştur.
- Fransa’da Lascaux Mağarası duvarlarından günümüzde 20.000 yıl önce yapılmış resimler bulunmuştur.
- Arjantin’de “Eller Mağarası” olarak adlandırılan mağaradaki insan ellerine ait izlerin 9.000 yıl öncesine ait olduğu tespit edilmiştir.
TARIMA GEÇİŞ :
- Dünyamız 1 milyon yıl boyunca ortalama her 100 yılda bir buzul çağı yaşadı. Bunlardan en sonuncusu MÖ 75.000-15.000 yılları arasında gerçekleşti.
- Geç buzul çağı olarak kabul edilen MÖ 12.700-10.800 yılları arasında Toros ve Zağros sıradağlarındaki buzullar, bu dağların güneyi ve kuzeyi arasında bir duvar teşkil ediyorlardı.
- MÖ 10.800-9.600 yılları arasında önce küresel ısınma artarak buzulları eritti, sıcaklıklar günümüzde yaşadığımız ortalama değerlere ulaştı, yağışlar azaldı ve geçiş yolları, yeni ekilebilir alanlar, yaşam alanları ve yaşam koşulları yarattı.
- Tarıma geçiş son buzul çağını takiben MÖ 9.500-8.500 yılarında güneydoğu Türkiye, batı İran ve Levant bölgesinin tepelik arazilerinde düşük bir hızda başladı. Bu bölgeye “BEREKETLİ HİLAL (Fertile Crescent)” adı verilmektedir.
- Yukarıda yer alan haritalarda görüleceği gibi M.Ö. 12.000 yılında “Bereketli Hilal” adı verilen bölge gerek hayvan çeşitliliği ve sayısı, gerek yabani bitki bolluğu ve gerekse iklim açısından yaşamaya en elverişli bölge idi. Bunu daha iyi açıklayabilmek için aşağıdaki haritalara bakabiliriz.
- Bu haritada, M.Ö. 12.000 yılında bölgenin ortalama yağış durumunu görülmektedir.
Bu duruma göre Bereketli Hilal bölgesi en optimal yağış miktarına sahiptir.
Bu harita ise, bölgede yer alan yabani bitki ve yabani hayvan yaşam coğrafyasını ve yoğun oldukları bölgeleri göstermektedir.
Tüm bu canlıların ortak olarak en yoğun bulunduğu bölge Göbekli Tepe’yi de içine alan yeşille belirtilmiş alandır.
Yandaki harita ise (üstteki haritada olduğu gibi) tüm faktörlerin birlikte ele alınması ile birlikte o zaman dünya üzerinde en yaşanılabilir kesimi açıkça ortaya koymaktadır ki, Göbekli Tepe bu dairenin tam ortasındadır. Ve gelişim sürecinde (sonraki yazımda belirteceğim gibi) etrafındaki yerleşimleri etkilemiştir.
- Homo sapiens Ürdün, Lübnan, Suriye, Güneydoğu Türkiye, (belki) Kuzey Irak’ı kapsayan bölgeye ulaştığında çok zengin kaynaklarla karşılaştı.
- Bölgede koyun, keçi, sığır, domuz, ceylan, geyik gibi avlanabilecek bir sürü hayvan vardı.
- Ayrıca bölge buğday, arpa, mercimek, nohut, bezelye, fasulye gibi avcı toplayıcı bir topluluk için büyük zenginlik sayılabilecek bitki türlerine de sahipti.
- Dolayısı ile bölgede bir nüfus artışı ve yoğunluğu yaşanılması kaçınılmazdı.
- GÖBEKLİ TEPE MÖ 12.000 yıllarında dünya üzerinde yaşam koşullarının en iyi olduğu bölgenin tam ortasında yer almaktaydı.
TARIMIN YAYILIŞI :
- Bu harita, evcilleştirilmiş buğdayın dünya üzerinde yayılmasını ve bölgelere göre tarımın başladığı zamanları göstermektedir. Görüleceği gibi ilk olarak MÖ 9.000 yıllarında Bereketli Hilal (Göbekli Tepe) civarında ortaya çıkmış ve buradan yayılmıştır.
- Homo sapiens tarafından Bereketli Hilal bölgesinde bitkilerin evcilleştirilmesi ve Tarım Devriminin gerçekleştirilmesi sonucunda tarım kültürü, buzul çağının da sona ermesinin etkisi ile dünya üzerinde hızla yayılmıştır.
- Homo sapiens; MÖ 20.000’li yıllarda yabani olarak bitkileri toplarken, MÖ 9.500-3.500 yılları arasında buğday, mısır, patates, darı ve arpayı evcilleştirdi. Bununla eş zamanlı olarak yaklaşık MÖ 9.000’li yıllarda hayvanları da evcilleştirmeyi başardı.
- Aslında Tarım Devrimi’ne “buğdayın homosapiensi evcilleştirmesi” olarak da bakabiliriz. Çünkü bu zamandan sonra göçebe avcı toplayıcılar yerleşik çiftçilere dönüştüler. Ayrıca MÖ 10.000 yılı civarında dünyada 5-8 milyon arası göçebe avcı toplayıcı yaşarken, 1.yüzyılda bu sayının sadece 1-2 milyona düştüğü tespit edilmiştir.
İnsanların bitkileri evcilleştirerek tarıma başlamaları ve bunun sonucunda da yerleşik düzene geçmelerinin devamında önce adına kefaret ödeme veya şükran sunma veya tapınma ihtiyacı diyebileceğimiz ritüeller ve sonra da inanç sistemleri ortaya çıkmaya başlamıştır.
Astronomi biliminin de bu dönemlerin ilk evresinde ortaya çıktığı sanılmaktadır ki, bir takım bilim insanına göre Göbekli Tepe bunlara ait verilere de sahiptir.
ÖZET OLARAK :
Şimdiye kadar “insanlık tarihi” konusunda yapılan tüm bilimsel çalışmalar sonucunda elde edilen bulgular kapsamında kabul edilen gelişim modeline göre Homo sapiens;
- İlk başta mağaralarda yaşamını geçirdi ve hayvanları avlayarak yaşamını sürdürdü, yani göçebe avcı toplayıcılar olarak yaşadı.
- Aşırı avlanmaktan dolayı hayvan sayısı ve çeşidi azalmaya başlayınca alternatif beslenme kaynağı olarak yabani bitkileri tüketmeye ve bunun sonucunda da bitkileri evcilleştirmeye başladı ve Tarım Devrimi’ni gerçekleştirdi.
- Tarım Devriminin doğal sonucu olarak yerleşik hayata geçti.
- Yerleşik hayata geçişini müteakiben de olağanüstü bir varlığı tanımlama ihtiyacını hissetti ve daha sonrasında da inanç sistemlerini oluşturdu.
Peki bu sıralama doğru mu ve elde edilen bulgular bunu destekliyor mu?
Bu sorunun cevabı Göbekli Tepe’deki arkeolojik keşfe kadar “evet” olabilir. Ya sonrasında?
GÖBEKLİ TEPE’DE ELDE EDİLEN/EDİLECEK BULGULAR İNSANLIK TARİHİNİN SİLBAŞTAN YENİDEN YAZILMASINA MI NEDEN OLACAK?
Bu konuyu müteakip yazımda ele almaya başlayacağım. Sevgiyle kalın.