GÖBEKLİ TEPE’YE GİDEN YOL-36: ALTAYLAR COĞRAFYASI III

Altaylar coğrafyasının Paleolitik Çağ’daki durumunu incelemeye devam ediyoruz. Oradan da Göbekli Tepe’nin içinde yer aldığı zaman olan Neolitik’e geçecek ve de çarpıcı bir sonuç ile bu konuyu bitireceğiz.
Göçler:
* Yayılım rotası üzerine bazı tartışmalar olsa da (Altayların kuzeyi veya güneyi) Erken Üst Paleolitik Çağ geleneğinin Altaylardan doğuya doğru, Kuzey Moğolistan’a, Baykal gölü çevresine ve Yenisey-Lena havzasına MÖ 38.000’e kadar geçen sürede yayıldığı kabul edilmektedir.
O gelenek daha sonra yayılımını doğuya doğru sürdürerek İç Moğolistan ve Kuzey Çin üzerinden Kore Yarımadası’na ve Japonya’ya kadar yayılmıştır. Araştırmaların yetersizliğinden dolayı göç rotası hak kında tam bir tahmin yapılamasa da günümüzde İç Moğolistan’ın hemen Güneyinde, Kuzey Çin’de bulunan Shuidonggou yerleşimi önemli kanıtlar sağlamaktadır.
Kültür:
Son Buzul Çağı Doruğu’nun sona ermesiyle (MÖ 16.000 ve sonrası) iklim göreceli olarak iyileşmeye, çevre koşulları insanlar için olumlu yönde değişmeye başlamıştır. Bu süreç Sibirya’da Üst Paleolitik Çağ’ın son evresine işaret etmektedir. Irmak vadilerinde özellikle de Yenisey vadisi boyunca yerleşimlerin sayısı iyiden iyiye artmıştır.
Üst Paleolitik dönemde son buzul sürecinin hareketliliği, bilişsel gelişim, doğum sürelerindeki değişim ve bunun sonucunda insan yavrusunun beynini doğum sonrası dışarıda tamamlaması ve bu nedenle yavru bakım süresince uzun bir aralık aynı bölgede kalma zorunluluğu, av hayvanlarının takip edilmesi ve fakat bunların cins ve miktarlarındaki gibi birçok farklı faktörün yani çeşitlilik zenginliğinin getirdiği ortam Altay bölgesini özel bir konuma sokmaktadır.
Köpeklerin ilk ne zaman ve nerede evcilleştirildiği konusunda araştırma yapan bir ekip tüm köpeklerin 23.000 yaşındaki Sibirya yavrularından geldiğini öne sürmektedir. Ayrıca genetik geçmişin daha da derinlerine inen ekip, köpeklerin yaklaşık 23.000 yıl önce Sibirya’da yaşayan bir köpek atasından geldiğini bulmuştur. Bu tespit bölgedeki yaşama ait kabullenişlerimizi daha net ortaya koymamızı sağlayabilir.
Bu süreçte özellikle altını çizmemiz gereken konu, 50.000-40.000 yıl öncesi arasında kalan zamanda Altaylar coğrafyasında, soyut düşünme ve bu düşünceyi dışa aktarım yolunda insan beyninin ciddi bir gelişme gösterdiğidir.
Artık doğal resimler ve el izi gibi mesajlar terk edilmiş, kavramlar ve nesneler sembolik ifadelerle yansıtılır hale gelmiş, süreç içerisinde sembollerin birebir görüntüsünden de çıkılarak, öncelikle hatlarla daha sonraları da daha basit ifadelerle aktarılmasına geçilmiştir.
HOMO SAPIENS’DEN HOMO SAPIENS SAPIENS’E:
Genel kabule göre; gerek neandertal ve Altaylılar’ın ortak atası olan homo erectus ve gerekse modern insanın atası olan homo sapiens Afrika kökenlidir. Yani bugün için dünya üzerinde yaşayan veya varlıkları tespit edilmiş ve fakat yok olmuş tüm insan türlerinin merkezi Afrika’dır.
Buraya kadar yapmış olduğum açıklamalarda da yer aldığı gibi bu üç tür belli bir bilinç düzeyinde olduklarını, gerek düşünme ve tasarlama yeteneklerinin var olduğunu ispatlayan taş alet teknolojileri ile, gerek içe bakışçı benliğe sahip olduklarını gösteren süs eşyaları ile, gerek toplumsal yaşama uyum sağladıklarını gösteren aile yaşamı ve iş bölümü ile, gerekse bir inanca sahip olduklarını yansıtan temeller ve kasıtlı defin uygulamaları ile belirli bir gelişmişlik seviyesinde olduklarını net olarak bizlere göstermişlerdir.
Ancak bu açıklamaların hepsi, her üç insan türünün dünya üzerinde bulundukları farklı coğrafyalar ve de birliktelikler için geçerlidir. Homo sapiens ve neandertal türü Avrupa’da karşılaşmış, burada melezleşmiş, muhtemelen neandertal türü insanlar homo sapiens içinde asilimle olmuş ve iki tür tek türe dönüşerek varlığını o coğrafyada sürdürmeye devam etmiştir. Aynı şey 90.000 yıl öncesinde Altaylar bölgesinde karşılaşan neandertaller ve Altaylılar için de söz konusudur.
* Ancak homo sapienslerin, neandertallerin ve Altaylılar’ın bir arada bulunma ve ortak yaşama durumu sadece ve sadece Altay coğrafyası için söz konusudur.
Dolayısı ile mağara yaşamından ayrılma, küçük yapılar oluşturma, ortak ihtiyaçlara göre bu yapılar arasında bir organizasyon kurma, barınaklar meydana getirme, bu şekilde yaşamsal sorunlara birlikte çözüm üretme, yeni yaşam koşulları yaratma, yeni av teknikleri geliştirme vb. amaçsal birliktelikler sonrası toplumsallaşma faaliyetleri ve ortak kültür Altaylar bölgesinde başlamıştır.
SONUÇ OLARAK;
Eğer homo sapiens’in 120.000’lerde başlayan ve 100.000’lerde Afrika’ya geri dönmesi ile sonuçlanan yer değiştirme denemesinde yaşanan neandertal ile genetik harmanlanma ve de türler arası sosyal etkileşim olmasaydı, belki homo sapiens Afrika’da var olduğu ve oradan dünyaya yayıldığı hali ile en gelişmiş insan türü olarak yaşamına devam edemeyecekti.
Ya da homo sapiens ile Altaylılar arasında gen alışverişi olmasaydı, homo sapiens yüksek platolarda yaşam şansı bulamayacak, beynin en fazla tüketim yaptığı oksijen miktarını yeteri kadar kullanamayacak ve de beyin gelişiminde yeterli hıza erişemeyecekti.
Bu bölüme kadar taş aletler, süs eşyaları, mağara resimleri, kaya resimleri, ölü gömme ritüelleri inanç gibi konularda verdiğim örneklerde gördüğünüz gibi, Akıl Sıçraması dönemi sonrasındaki gelişim 40.000’lere kadar yavaş ilerlemiş ve ancak 22.000’lerden sonra belirgin bir hıza erişmiştir. Bunun da nedeni bana göre, söz konusu üç insan türünün tek bir coğrafyada buluşması ve karışımıdır.
* Olasılıkla Altaylar’daki melezleşme ve genetik harmanla sonucunda neandertal ve Altaylı popülasyonları homo sapiens içinde erimiş, bu suretle maddi ve manevi olumlu ve olumsuz unsurların tek potada toplanmış ve o zaman için gelişmişlik düzeyinin en tepe noktasında bulunan ve bugün için dünya üzerinde yaşayan tek tür olan insan meydana gelmiştir; homo sapiens sapiens.
* Bunun sonucu olarak da yaklaşık olarak 2 milyon yıl önce başlayan insansılıktan insana geçiş sürecinin son aşaması, Altaylar coğrafyasında yani Türkistan’da gerçekleşmiştir!
Sevgiyle kalın.

YARARLANILAN KAYNAKLAR:
– ERTUĞRUL Erman, Mamut Kemiklerinden Yapılmış 25.000 Yıllık Yapı Bulundu.
– GÜNERİ Semih, Türk Altay Kuramı.
– KUZMIN Yaroslav, Chronological Framework of the Siberian Paleolithic: Recent Achievements and Future Directions.
– LEWIS-WILLIMAS James David, Mağaradaki Zihin.
– PERRI Angela R., Dog domestication and the dual dispersal of people and dogs into the Americas.
– PLACKETT Benjamın, How many early human species existed on Earth?
– PRYOR Alexander, The chronology and function of a new circular mammoth-bone structure at Kostenki 11.
– TARCAN Haluk, Tarihin Başladığı Ön Türk Uygarlığı, Resmi Tarihin Çöküşü.