TENGRİCİLİK ŞAMANİZM’E KARŞI

Merhabalar
Göbekli Tepe ile başlayan “yazı yazma” yolculuğum, karşılaştığım birkaç kavşakta farklı rotalar izlememe neden oluyorsa da, yola çıkış amacım ve varış noktam hala aynı.
Ancak yolda farklı konularla karşılaşmak, onları anlamaya çalışmak, karşılaştırma yaparak doğru yolu bulmak, yolculuğu daha keyifli ve bilgisel hale getiriyor.
Bu şekilde ve sizlerin gösterdiği ilgiden almış olduğum güçle yazılarıma devam ediyorum.
Bugün de, uzun zamandır kafamı karıştıran, açıklığa kavuşması Göbekli Tepe hakkındaki tezlerime de yansıyacak bir konuda ulaşmış olduğum görüşümü sizlere aktarmaya çalışacağım ki, bu konuya şimdiye kadar birkaç yazımda basit veya orta detayda değinmiştim.
Bugünkü konumuz; Tengricilik ve Şamanizm nedir? Aynı şeyler midir, yoksa farklı inançları mı ifade etmektedirler? Din midirler, kültür mü? Ne zaman ortaya çıkmışlardır?
Bu yazının devamında da, ulaştığım sonuç üzerinden, Türklerin (bu tanımla Türkiye’de yaşayan Türklerden değil tüm dünya üzerindeki Türk ırkından gelen ve halen kendisini “Türk” olarak tanımlayan kişilerden bahsediyorum) bu inanışının diğer uygarlıkları, toplumları ve dinleri nasıl etkilediğini kendimce açıklamaya çalışacağım.
Tüm bunlar, bizi Göbekli Tepe’ye götürecek ve Göbekli Tepe ile ilişkilendirebileceğimiz hususlar bu muazzam arkeolojik keşifle ilgili sorularımıza cevap bulmamızı sağlayacak, diye düşünüyorum.
Bu uzun girişten sonra artık derin bir nefes alıp konumuza başlayalım 🙂
ASIL İNANÇ NEYDİ.. TENGRİCİLİK Mİ, ŞAMANİZM Mİ?
& Öncelikle şunu belirtmem gerekir ki, Türklerin, konar-göçer yaşam biçimlerinde dolayı, geleceğe yazılı eser bırakma konusunda pek düşünceleri ve çabaları olmamıştır.
Dolayısı ile tarih öncesi çağlara ait dönemleri araştıran kişiler; yaptıkları araştırma, inceleme, bilimsel çalışma vb. yaklaşımlar neticesinde kendi doğrularını oluşturmaktadırlar ve bu konuları ya akademik dünyada, ya da kitaplara dökmek sureti ile konuyla ilgili kişilerin takdir ve beğenisine sunmaktadırlar.
& Bu satırların yazarının da bundan başka bir amacı ve iddiası yoktur.
& Tengricilik ve Şamanizm konusunda araştırmacılar farklı görüşlere sahiptir. Şöyle ki;
* Bazı araştırmacılara göre Şamanizm bir dindir, Tengricilik değildir. Şamanizm, tek tanrılı dinler öncesinde yaşamış, çok tanrılı ortak bir inanç kültürüdür.
* Bazı araştırmacılara göre Tengricilik dindir, Şamanizm diye bir şey yoktur. Bunlara göre; “Şaman” ve “Şamanizm” terimleri Türkleri barbar ve ilkel bir halk olarak göstermek, Türk tarihini ve Türk kültürünü çarpıtmak, Sibirya Türklerini Hristiyanlaştırma çabalarını haklı göstermek için Ruslar tarafından 1552’de uydurulmuştur. Müteakiben bu tanım Hollandalı bir gezgin tarafından Batı Avrupa’ya taşınmıştır.
* Bazı araştırmacılara göre bugün “Şamanizm” olarak adlandırılan inanç sistemi; kökleri binlerce yıl öncesine dayanan ve “Tengricilik” olarak da adlandırılan tek tanrılı bir inanç sisteminin çarpıtılarak, “çok tanrılı bir din” ya da “kült” olarak gösterilmeye çalışılmasından ibarettir.
* Bazı araştırmacılara göre asıl olan “Tengricilik”tir, “Şamanizm” ise bunun içindeki bazı uygulamalardır. Tengricilik’teki “şaman” kavramı “Şamanizm” kavramı ile karıştırılmaktadır.
* Bazı araştırmacılara göre Tengricilik dindir, Şamanizm din değildir. Tengricilik’teki din adamlarına “şaman” adı verildiği için bu din zamanla “Şamanizm” olarak adlandırılmaya başlamıştır.
Şamanizm’in veya Tengricilik’in ortaya çıkış zamanı hakkında da farklı görüşler vardır;
* Bazılarına göre Şamanizm Paleolitik Dönemde (MÖ 10.000 yılından MÖ 2.6 milyon yıl arasını kapsayan dönem) ortaya çıkmıştır.
* Bazı araştırmacılar için Tengricilik veya Şamanizm en az 40.000 yıllık geçmişe sahiptir.
* Bazıları ise Tengricilik veya Şamanizm’in Hunlarla birlikte görülmeye başlayan bir inanç sistemi olduğunu iddia eder.
* Bazı araştırmacılara göre ise Tengricilik veya Şamanizm’in ortaya çıktığı tarih ile ilgili kesin bir bilgi yoktur.
& Araştırmacılar/Bilim adamları tarafından Kamlar (Şamanlar) ile ilgili de birçok tanımlama yapılmaktadır. Bazıları şu şekildedir :
* Kam toplum ile Tanrı arasındaki bir aracıdır.
* Kamlar ilk tiyatro oyuncusudur.. ilk halkla ilişkiler uzmanıdır.. ilk psikologlardır.. ilk dansörlerdir.. ilk şairlerdir.. ilk aktörlerdir.. ilk doktorlardır vb.
* Kamlar Şamanizm’in din adamlarıdır.
* Kamlar’ın din adamı olmaları diye bir şey söz konusu değildir.
* Kamlar, tüm toplumun manevi dengesinin bozulduğu olağanüstü durumlarda kendisine başvurulan ve bu sayede “Gök” ve “Yer” ile temas kurarak dengenin yeniden kurulmasını sağlayan kişilerdir.
* Kamlar sadece belli zamanlarda kendilerine başvurulan saygın, bilgili, genelde doğuştan ve bazen de aldıkları eğitim neticesinde belli güçlere sahip olan insanlardır.
* Kamlar, değişik bir bilinç düzeyinde ruhlar alemiyle ilişki kurabilen kişilerdir.
* Kamlar “medyum”, “doktor”, “cadı”, “ruh sağaltıcı”, “peygamber” gibi büyücü-dinci uzmanlardan farklı kişilerdir.
Gördüğünüz gibi isim tanımlaması yaparken bile “şaman” veya “kam” arasında gidip geliyoruz. Günümüzde Altay ve Tuva Türkleri şamanı” kam”, Kazaklar ve Kırgızlar ise “baksı” olarak adlandırmaktadırlar.
Tüm bu farklı düşünce ve inanışların nedeni de (yukarıda belirttiğim gibi) herkesin kendine göre yaptığı yorumların sonucudur.
O ZAMAN BİR SONUCA NASIL VARACAĞIZ ?
Daha önce de belirttiğim gibi; mitoloji, destanlar ve arkeolojik bulgular tarih hakkında bilgi elde etmemize ve buna göre görüş oluşturmamıza imkân sağlar. Bunları tek başına ele almak bizi yanlışa götüreceği gibi, hep birlikte ele almak da ancak eldeki mevcut bilgilere göre “doğru”yu üretmemizi mümkün kılar.
Örneğin “Göbekli Tepe MÖ 9.600 yılında inşasına başlanmış olan dünyanın en eski tapınağıdır” dersem bu cümle doğru ancak eksiktir.
* Şöyle söylersem en güzel şekilde ifade etmiş olurum: Göbekli Tepe, MÖ 9.600 yılında inşasına başlanmış olan dünyanın şimdiye kadar bilinen en eski tapınağıdır.
* Dolayısı ile, ileriki zamanlarda daha eski bir tapınak ortaya çıkarılırsa bayrağı o devralacaktır.
* Buradan hareketle şunu söyleyebilirim ki; mitoloji, destanlar ve arkeolojik bulgula neticesinde yarattığımız görüşümüz “bugün” için geçerlidir.. yarın ele geçecek yeni bilgiler ile değişebilir. 
& Prof.Dr.Fuzuli BAYAT “mitolojik hikayeler ve efsaneler, milli şuurumuzun, dünya görüşümüzün, kültürümüzün ve nihayet kimliğimizin ana kaynağıdır” şeklindeki ifadesi ile konunun özetini çarpıcı bir biçimde yapmaktadır.
Türk mitolojileri zamanında yazıya aktarılmadığı ve öyküleştirilmediği için Çin, Fars, Arap ve Rus kaynaklara başvurmak zorunda kalmamıza rağmen, gerek kadim Türklerin mitolojik hikayelerine ve gerekse bir çok ulusa ait Yaratılış Mitolojilerine baktığımız zaman şaşılacak derecede bir benzerlik ve bütünlük ile karşılaşırız.
Bu nedenle Tengricilik, Şamanizm, Şaman/Kam/Baksı hakkında (kendimizce) bir karar vermemiz içi arkeolojik kazılarda elde edilen bulgularla birlikte destanlara ve mitolojik öykülere de bakmamız gerekir.
Çünkü mitolojik öykülerde “Tengricilik” veya “Şamanizm” diye kavramlar geçmez. Sadece bu kavramların veya inançların temelini oluşturan bilgiler yer alır.
Bununla birlikte; “Tengricilik” veya “Şamanizm” konulu yerli ve yabancı kitap, makale, akademik yayın, yüksek lisans veya doktora tezi, yazıya baktığımız zaman mitolojilerdeki aynı bilgilerin yer aldığını görürüz.
& Farklı ulusların Yaratılış mitolojilerine baktığımız zaman da (çok çarpıcı olarak), isim veya ufak tefek rol değişiklikleri ile Türk mitolojilerinin hemen bütün unsurlarının aynen yer aldığını görürüz.
SONUÇ :
Mitolojilerdeki aynılıklar bize, ilk inancın Türklerde ortaya çıktığını, bu inanca ait hikayelerin Türkler tarafından oluşturulduğunu ve dolayısı ile tüm inanç sistemleri ve buna bağlı olarak toplumsal yaşam ve medeniyetin kaynağının Türkler olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Dolayısı ile insanlık tarihinin ilk inancının, tarih öncesi çağlarda günümüzden onbinlerce yıl önce ortaya çıktığı ve bunun Türklere ait olduğu kesin gibidir.
Türk toplumlarında var olan ve araştırmacılar/bilim adamları tarafından “Tengricilik” veya “Şamanizm” olarak adlandırılan inanç sistemlerinin kökeni aynıdır. Dolayısı ile iki ayrı din gibi sunulmaları bana göre doğru değildir.
Kadim Türklerden itibaren var olan tek inanç sistemimiz (dinimiz) Tek Tanrılı Tengricilik’tir. Bu inanç sisteminde (Gök) Tanrı tektir ve her şeyi yaratandır. Ruslar ve batılı araştırmacılar tarafından  Türklerin inanç sisteminin “çok tanrılı din” olduğu iddiasının dayanağı olarak “tanrı” niteliğinde gösterilen varlıklar ise “iye”lerdir.
& Şaman adı verilen kişiler din adamı değildir. Çünkü Tengricilik’te insan ile Tanrı arasında bir aracıya yani “din adamı”na ihtiyaç yoktur.
& Kamlar; bir takım (çoğunlukla genetik) nitelik ve yetenekleri ile, gerek psikolojik sorunlara çare bulmak, gerek bazı hastalıkları iyileştirmek ve gerekse üst ve alt dünya ile irtibat kurmak suretiyle kişilerin ve toplumun sorunlarına çözüm bularak sıradan insanlardan ayrılan ve zaman zaman yardımına başvurulan ve kendilerini toplumdan soyutlamış sıra dışı kişilerdir.
Dolayısı ile öncelikle “şaman” ve buna bağlı olarak da “Şamanizm” şeklinde bir adlandırmadan kaçınmamız gereklidir. Çünkü kelimenin sonuna “–izm” ekini getirdiğiniz zaman konu farklı bir boyut kazanmaktadır. Türklerin Tengricilik inancı için böyle bir ayrıma gerek yoktur.. böyle bir ayrım yapmak doğru da değildir.
& Türklere ait ilk ve esas inancımızı ifade etmek için kullanacağımız kelime “Tengricilik” ve yukarıda belirtilen vasıftaki kişiyi adlandırmak için de kullanacağımız kelime “Kam” olmalıdır. Bunlar dışında kullanılacak her ifade veya kelime karışıklık yaratacaktır ve de yaratmaktadır.
Siz sormadan ben söyleyeyim; bundan önceki yazılarımda “Şaman” ve “Şamanizm” gibi ifadelere yer vermemin nedeni ise; o zamanlarda anlatmaya çalıştığım konunun anlaşılmasını sağlamak, sizlerin zihninde daha fazla karışıklık yaratmamak ve burada açıkladığım düşüncemi daha rahat kabul etmenizi sağlamaktı.
Cin gibiyim değil mi? 🙂 🙂 🙂
Türklere ait yaratılış mitolojilerini, bu hikayelerin diğer toplumların mitolojik hikayeleri ile karşılaştırılmasını, Tengricilik hakkında daha önceki yazılarımda verdiğim bilgilerin daha detaylısını ve Tengricilik ile diğer dinlerin karşılaştırılmasını izleyen yazılarımda ele alacağım.
Sevgiyle kalın.