TAŞA KAZINMIŞ TÜRK KÜLTÜRÜ – ANADOLU

Merhabalar,
Önceki yazımda Orta Asya’dan gelip Anadolu’ya giriş kapısında bıraktığımız kaya resimlerine Anadolu’daki Türk izleri ile devam ediyoruz.
Bakalım Orta Asya ile Anadolu’nun aynı ırk ve o ırka ait kültürün parçası olduklarını bize nasıl ispat ediyorlar..
◊ Orta Asya kaya resimleri alanlarında yer alan figürlerin tamamı ve aynı şekilde Anadolu’da da yer alır. Aynı şekilde dağ keçisi ve geyik başlıca figürlerdendir. Güneş Kültü de ağırlıklı olarak resmedilmiş Türk kültürü ögesidir.
◊ Anadolu’da kaya resimlerinin bulunduğu alanlar olarak; Kağızman Yazılıkaya bölgesi, Kağızman Kurbanağa mağarası, Kars Geyiklitepe, Erzurum Cunni Mağarası, Kemaliye Dirili Vadisi, Ordu Mesudiye Esatlı Köyü, Kütahya Aizonai Tapınağı, Eskişehir Seyitgazi Türbe Köyü ve ankara Güdül Salihler Köyü kırsal alanını sayabiliriz.
◊ Gördüğünüz gibi Türklere ait kaya resimlerine sadece Doğu Anadolu’da değil doğuda, güneyde, iç bölgelerde, batıda ve kuzeyde yani Türkiye coğrafyasının her yerinde rastlanmaktadır. 

◊ Prof.Dr.A.Reşit ERZEN “Urartular ve Doğu Anadolu” isimli eserinde MÖ 13.000’lerde Doğu Anadolu’ya gelen erken Türkler dağlara, taşlara vurdukları resim ve yazılarla Anadolu’nun bir “Türk Yurdu” olduğunu dünyaya ispatlamışlardır” demektedir.
◊ Prof.Dr. Erson ALOK da “Kaya Üstü resimleri” konulu çalışmasında “Sat Dağı yazıtları (MÖ 8.000), Van’ın Başet yazıtları (MÖ 13.000), Van-Hakkari-Bitlis üçgenindeki Gavaruh Vadisi (MÖ 10.000), Put Köyü (MÖ 4.000), Cudi Dağı (MÖ 8.000) yazıtları, Anadolu’nun ilk sahiplerinin Türkler olduğunu kanıtlayan Ön Ata damgalarıdır” demektedir.
GEYİKLİ TEPE – KAĞIZMAN / KARS :
◊ Kayalar üzerinde resimlerle birlikte runik harfler ile yazılmış yazıtlar mevcuttur.
◊ MÖ 15.000 yıllarına tarihlenen bu resim ve yazıtlar orta Asya ile Anadolu’daki kültürün aynı olduğunu bize gösterir.
CUNNİ MAĞARASI – ERZURUM :
◊ Orta Asya’da bulunan ve daha önce detaylarını verdiğim figürlerin hepsi Cunni Mağarası’nda da bulunmaktadır. Burada özel olarak Oğuz boylarının hemen tamamına ait tamgalar da kayalara kazılmış olarak günümüze kadar ulaşmıştır.
◊ MÖ 1.200’e tarihlenen bu tamgalar çok net olarak Türklerin, Malazgirt meydan Muharebesi’nden yaklaşık 2.300 yıl önce Anadolu’da var olduklarını ve burayı yurt edindiklerini  kesin olarak ispatlamaktadır.
DİRİLİ VADİSİ – KEMALİYE / ERZİNCAN :
◊ At üzerinde ok atan süvari figürü dikkat çekmektedir. Bunlara “Kartal Süvarileri” adı verilmiştir. 
◊ Yine Orhun kitabelerindeki aynı harflerle yazılmış bir kaya üstü yazısı mevcuttur ve henüz çözülmemiştir.
◊ Buradaki ellerini havaya açmış ve dua eder gibi betimlenmiş insan figürü Orta Asya’dakiler ile aynıdır.
ESATLI KÖYÜ – MESUDİYE / ORDU :
◊ Esatlı Köyünde’ki kaya resimleri arasında Türklere ait OM tamgası bulunur.
◊ Dikkat çeken başka bir figür de “koç üzerindeki çocuk”tur. Bu figür 8.000 km. ötede Sibirya’da bulunan kaya resmi ile tam olarak aynıdır. Burada kozmik bir arayış ve belki de insanın başka evrene yolculuğu anlatılmak istenmiş olabilir. Bu da Tengri Dini kapsamındaki Kamlık uygulamaları ile özdeştir.
◊ Esatlı’da da Orhun harfleri ile yazılmış üç satırlık bit yazıt bulunmaktadır.
GEVARUK VADİSİ – YÜKSEKOVA / HAKKARİ :
◊ Saymalıtaş Bölgesindeki kaya resimlerinin aynısı burada bizi karşılar. Kendinizi sanki Orta Asya’da gibi hissedersiniz bu resimlere bakarken.
◊ Geyik, dağ keçisi, “Ok ve yay” tamgası, koç başı gibi figürler Türk kültürünün ortak değerlerini yansıtır.
◊ Hakkari Tirişin Yaylası’nda 35.000’den fazla kaya yazıtı bulunmaktadır. Bu yazıtlar ve Anadolu’nun birçok yerinde bulunan yazıtlar ile Orta Asya’da çeşitli bölgelerde bulunan yazıtlar arasında hiçbir fark yoktur, birbirinin aynısıdır.
◊ Hakkari’de bulunan ve Van Müzesi’nde sergilenen steller ise bize ortak kültürün başka bir armağanıdır. Stellerin dolgun yüz şekilleri ve ellerinde tuttukları ant kadehleri ile Orta Asya balballarındaki kabartmalarla aynıdır. Yani hepsi Türk soyu ve kültürüne aittir. Steller üzerinde oba türü çadır kabartmaları ve Hazar bölgesinde kullanılan silahların aynısı bulunur.
AİZONAİ TAPINAĞI – KÜTAHYA :
◊ MÖ 14.000’li yıllara tarihlenen tapınağı doğuya bakan yüzünde Orta Asya’da bulunan kaya resimlerinin birebir aynıları yer alır. Üzerinde kurt resmi bulunan sancağı taşıyan süvari resmi burada da kayalara kazınmıştır.
◊ Ayrıca kopuz çalan bir ozan resmi ile düello eden iki süvariyi betimleyen resimler Orta Asya ile Anadolu’yu tartışma götürmeyecek şekilde birbirine bağlar.
◊ Başka bir ortak özellik de “Ok-yay tamgası”dır. Bu da bize, o tarihlerde buralarda teşkilatlanmış bir Türk Devletini varlığını haber verir.
KÜMBET KÖYÜ – SEYİTGAZİ / ESKİŞEHİR :
◊ Köye ismini veren kümbetin duvarlarına, buraya kadar sözünü ettiğimiz kaya resimlerinin aynıları kazınmıştır. Tamgalısay’da, Dede Korkut hikayelerinde karşımıza çıkan “koça binmiş çocuk” figürü burada da bizi karşılar.
SALİHLER KÖYÜ – GÜDÜL / ANKARA :
◊ Bu alandaki kaya resimleri ve yazıtları; Delikli Kaya, Yandaklı Dere, Yılanlı Kaya, Asmalı yatak, Kaboyuk, Gölge Dere gibi sekiz ayrı mekanda yer almaktadır.
◊ MÖ 5.000 – MS 1.000 yılları arasında farklı binli yıllarda burada yaşamış farklı Türk Boyları tarafından oluşturulmuşlardır. Dolayısı ile bir “kültürel devamlıklık”tan rahatlıkla söz edebiliriz.
◊ Buradaki kaya resimleri arasında; Kayı, Avşar, Salur, Yüreğir gibi Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ı Lügat-il Türk’te belirttiği 24 Türk Boyu tamgasından 21 tanesi burada duvarlara çizilmiş şekilde yer almaktadır. Diğer bölgelerde de aynı tamgalara rastlanmakla birlikte “Kayı Boyu Tamgası”’nın sadece bu bölgede bulunması özellik arz eder.
◊ Ayrıca Türklere ait olduğu belli olan at, kurt, süvari, akbaba gibi figürler ile tören ve kutlama gibi toplumsal faaliyetleri simgeleyen resimler de rahatlıkla seçilmektedir. Kayalar açık olarak Kurban Kültü, Atalar Kültü, Dağ Kültü, Güneç Kültü gibi Türklerin kültürünü yansıtan figürlerle doludur.

◊ Her alanda 3, 4 veya 7 satırdan oluşan yazıtlar bulunmaktadır. Bu yazıtlarda kullanılan harfler ise Ru nik Yazı veya Göktürk Alfabesi veya Orhun Alfabesi diye tanımlanan Türk alfabesinin harfleridir. Cümleler kısa kısadır ve Gök Tanrı’ya şükran sunma ifadelerini içerir.
◊ Asmalı Yatak bölgesinde 100 civarında “kurgan” bulunmaktadır. Bildiğiniz gibi kurganlar sadece ve sadece Türk kültüründe bulunan mezar şeklidir. Buradaki kurganlardan bir tanesi 35 m. çapında olan ve “Kağan Kurganı” olarak adlandırılan yapıdır. Kurganlar 5 Km. uzunluğundaki bir duvar ile diğer alanlardan ayrılmaktadır.
◊ Burası da diğer alanlar gibi, insanların belli zamanlarda Gök Tanrı’ya törenler eşliğinde ibadet etmek için toplandıkları bir buluşma yeridir. Burada iyelere sunulan kurbanlara ait sunaklar da yer almaktadır.
KAZ DAĞLARI :
◊ Kaz Dağlarında, geçimlerini ağaçtan yaptıkları tahtalar ile kazandıkları için “Tahtacılar” olarak adlandırılan Türkmenler yaşar.
◊ Kurgan geleneği, Atalar Kültü, Dağ Kültü, tamgalar, Nevruz (Yayla Göçü Bayramı), balbal, aile kelimesi yerine “ocak” kelimesinin kullanılması… gibi kültürel özellkler öz be öz Türk olduklarının işarettir.
◊ Bu insanlar İslamiyet içinde değişim gösterse de hala Tengri inancını (Yesevi Kültürü adı altında) yaşatmakta ve Ön Türklere ait tamgaları ve işaretleri kullanmaktadırlar.

◊ Soldaki resim Kazakistan Mangızdağ’da bulunan ve bir Oğuz boyu olan Salur’lulara ait tamgadır.
* Aynı tamgaya Kazdağlarındaki Tahtacı köylerinde rastlıyoruz (ortadaki resim). Bu tamganın altına 1909 tarihi kazınmıştır.
* Bu tamgaya aynı zamanda “UÇ tamgası” denmektedir. “bey, han, lider, bayrak” anlamına gelir. Tahtacılar arasında “kazayağı” olarak tanımlanır ve günümüzde İslamiyet’in etkisi ile “Allah-Muhammed-Ali” veya “Ali-Hasan-Hüseyin” üçlemesi olarak bilinmektedir.

◊ En sağdaki resim ise yine Türklere ait bir kültür olan ve Kazdağlarında Tahtacılar’a ait mezarlıklarda tarihe tanıklık eden bir “balbal”a yani insan suretli mezar taşına ait.. ve bu mezar taşının üstünde 1931 tarihi yazılıdır.
◊ Tahtacılara ait mezarlıkta kurganlar da bulunmaktadır. Bilindiği gibi bu gelenek sadece Türklere aittir, başka hiçbir millette yoktur. Ölümden sonra yeniden dirilişe inanan Türkler, atalarını yeniden dirilince kullanacakları eşyalarla birlikte gömmüşlerdir.

◊ Tüm bunlar Kaz Dağları ile Sibirya’yı birbirine bağlayan, Türk’ün ana kültür kalıplarıdır.
DİĞERLERİ :
Bunlardan başka Orta Asya ile Ön Asya’yı ve Anadolu’yu birbirine bağlayacak alanlar ve arkeolojik keşifler olarak Van Yedisalkım Köyü Kızların Mağarası (MÖ 8.000), Çatalhöyük (MÖ 7.000), Van Tirişin Yaylası (MÖ 6.000), Alacahöyük (MÖ 4.500), Islahiye Gedikli Türk Ateş Evi (MÖ 3.000) .. aklımıza gelen bazılarıdır.
◊ Anadolu’da bunlardan başka henüz keşfedilmemiş birçok kaya resmi alanı olduğu da kesindir.
SONUÇ :
◊ Orta Asya’nın ve Türkiye’nin tamamına dağılmış kaya resimleri alanlarında gördüğümüz ve tamamen birbirinin aynı olan kaya resimlerinin yani yazıtların tüm dünyaya verdiği mesaj bellidir; onbinlerce yıldır Sibirya’dan Anadolu’ya kadar var olan kültür aynıdır, tektir ve bu kültür Türklere aittir.
◊ Anadolu’daki kaya resimleri alanları çok net olarak Türklerin MÖ 5.000’li yıllarda Anadolu’ya yerleşmiş olduklarını dolayısı ile “Türkler Anadolu’ya 1071’de geldiler” söyleminin büyük bir yalan olduğunu açıkça kanıtlamaktadırlar.
◊ Anadolu’da bulunan bildiğimiz tüm kaya resmi alanlarının bilimsel çalışmalar ile kayıt altına alınması, müteakiben kurganlar da dahil olmak üzere kalıntıların gün yüzüne çıkarılması ve Türk tarihinin bu yolla gerçek bir şekilde aydınlatılması gerekmektedir.
◊ MÖ 17.000’lerden itibaren granit gibi sert kayalara çeşitli teknikler ile resmi çizme yeteneğinde olan ve bunu onbinlerce yıl boyunca Orta Asya ve Anadolu’nun her yerine kazımış olan Türkler, pekala Göbekli Tepe’nin kireçtaşından yapılmış daha yumuşak olan T dikilitaşlarında o kabartmaları yaratmış olabilirler.. değil mi?
◊ ◊ Kaya resimleri ve alanları konusunda, çok genç yaşta ve zamansız bir şekilde kaybettiğimiz, saygı ve minnetle andığımız Servet SOMUNCUOĞLU tarafından hazırlanmış “Karlı  Dağlardaki Sır”, “Damgaların Göçü”, “Zaman Karşı“, “Altın Elbiseli Adam“, “Tamgalar-Dengizli“adlı belgeselleri seyretmenizi tavsiye ederim.