GÖBEKLİ TEPE’YE GİDEN YOL-33: GÖBEKLİ TEPE ZAMANINDA ANADOLU

Geçen yazımızda Göbekli Tepe öncesi dönemde yani Paleolitik Çağ’da Anadolu’nun genel görünümünü ele almaya çalışmıştım.
Bu yazımda da Göbekli Tepe’nin hemen öncesini (Mezolitik Çağ) ve Göbekli Tepe’nin içinde yer alndığı Neolitik Çağ’daki Anadolu’yu sizlere kısaca anlatmaya çalışacağım.
MEZOLİTİK ÇAĞ’DA ANADOLU (MÖ 12.000–10.500):
* Mezolitik Çağ, Paleolitik’ten Neolitik’e geçişi hazırlayan bir süreç görünümündedir ve Epipaleolitik Çağ, Orta Taş Çağı veya Ara Taş Çağı olarak da adlandırılır.
Bu dönemde buzul çağının kalın postlu mamut türü iri hayvanları yerlerini daha küçük ve çevik olanlara bırakmıştır. Bu nedenle avcılık da önemli teknolojik gelişmeleri zorlamış, hantal silah ve aletlerin yerini ok ve yay gibi hafif ve etkili silahlar almıştır.
Mezolitik Çağ insanlarının en çarpıcı özelliği “mikrolit” denen (obsediyen, çakmaktaşı vb. taşlardan yapılan) küçük taş aletlerdir.
Bu dönemde Anadolu’daki yerleşimler Torosların güneyi ile Marmara bölgesi ve Batı Karadeniz’de yoğunlaşmıştır. Antalya’daki Beldibi ve Belbaşı ile Öküzini mağaralarında gerek Üst Paleolitik’ten Mezolitik’e geçiş ve gerekse Mezolitik gelişimi yansıtan yerleşme katları daha iyi bir biçimde incelenmiştir.
Öküzini’nde bulunan kemikten bir tığ üzerinde yapılan C14 analizi MÖ 12.000 tarihini vermiştir. Mağaradan elde edilen en eski C14 tarihi ise MÖ 16.500 yılıdır.
Arkeolojik kazılardan elde edilen bilgiler, dünyada en eski ekmeğin Anadolu’da ve Yakın Doğu’da yapıldığını göstermektedir.
NEOLİTİK ÇAĞ’DA ANADOLU (MÖ 10.500-7.000):
Bu dönem Yeni Taş Dönemi veya Cilalı Taş Devri olarak da adlandırılır ve insanlığın kültürel gelişimindeki en önemli süreçtir.
* Çanak çömleğin icat edilmesinden önce ve sonra olmak üzere iki ayrı dönem halinde ele alınmaktadır.
Bu çağda insanlar artık karanlık ve nemli mağara oyuklarına sığamaz duruma gelmişlerdir. İnsanoğlunun toprağa bağlanmaya başlaması onu yeni keşiflere itmiştir. İnsanlar önce kurutulmuş çamurun sağlamlığını öğrenmiş, duvarlar ve konutlar yapmaya başlamışlar, bunun sonucunda da mağaralar yavaş yavaş terk edilmiştir. Böylelikle günümüz şehirciliğinin yani uygar yaşamın ilk adımları atılmıştır.
Şanlıurfa’nın Bozova ilçesi yakınındaki Biris Mezarlığı ve Söğüt Tarlası, Epipaleolitik’ten Neolitik Çağ’ın erken evrelerine geçişi anlamaya yardımda bulunacak yerleşme yerleridir.
40-50 yıl öncesine kadar yerleşik yaşamın ancak üretim ekonomisinden sonra ortaya çıktığına inanılmış ve hatta bu yüzden de döneme, bazen “İlk Tarımcı Köy Toplulukları Dönemi” adı verilmiştir.
* Oysa Güneydoğu Anadolu’da bulunan Hallan Çemi, Körtiktepe, Hasankeyf Höyük, Gusir Höyük ve Çayönü gibi yerleşimlerde yapılan şaşırtıcı arkeolojik keşifler bu terimin uygun olmadığını, buna karşılık yerleşik olan ve fakat avcı-toplayıcılık yaşam tarzını sürdüren grupların varlığını ortaya koymuştur.
ANADOLU’DA BULUNAN YERLEŞİM YERLERİNDEN ÖRNEKLER:
Çanak Çömleksiz Dönem Yerleşimleri:
* Koskarlı Mağarası: Trabzon’da bulunan Koskarlı Mağarasında yapılan kazı çalışmalarında mağarada MÖ 10.000-11.000 yılları arasında yaşam olduğu belirlenmiştir.
* Hallan Çemi: Batman iline bağlı Kozluk ilçesi yakınındaki Hallan Çemi Anadolu’nun şimdiye değin saptanmış en eski köyüdür. Köyün ortalama tarihi MÖ 12.900-9.200 yıllarına dayanmaktadır.
* Körtiktepe: Hallan Çemi ile çağdaş bir yerleşim yeridir. Diyarbakır’ın Bismil ilçesi yakınlarındadır. Ölü gömme geleneklerinin en iyi izlendiği yerlerin başında Körtik Tepe gelmektedir.
* Gusir Höyük: Siirt ili Eruh ilçesi Bağgöze Köyü’nde bulunan ve az sayıdaki radyokarbon ölçümlerine göre MÖ 10.000’lerin başlarına tarihlenen Gusir Höyük’de, Göbeklitepe ve Nevali Çöri’deki T şekilli dikilitaşların öncüsü sayılabilecek I şekilli anıtsal dikilitaşlara rastlanmıştır.
– Ayrıca bezemeli dikilitaşlar ya da onların etrafında biriktirilen boynuzlar; yapı ve inanç dünyası arasındaki ilişkiler hakkında bilgi vermektedir.
* Çayönü: Diyarbakır’da, Toros Dağları’yla sınırlanan Ergani Ovası’nda bulunan Çayönü’nde C14 yöntemine göre Çanak Çömleksiz Neolitik Dönemden itibaren yerleşmeler başlamış, yaklaşık olarak MÖ 10.200-5.000 yılları arasında kesintisiz bir yaşam sürülmüştür.
– Anadolu’da geçmişi çok eskiye dayanan dinsel yaşamın ürünü olan kült binalarında da rastlanılmıştır.
* Nevali Çori: Şanlıurfa ilinin Hilvan ilçesine bağlı Güluşağı mahallesinin hemen kuzeybatısında yer alan ve aslında bir höyük olan Nevali Çori MÖ 8.600-7.900 yılları arasına tarihlenmektedir.
– Nevali Çori’nin en ilginç yönü, II. yapı katında ortaya çıkartılmış kutsal yapıdır.
– Tabanı, Göbekli Tepe yapılarında olduğu gibi “terrazo” adı verilen su geçirmez yapıdadır.
– Doğu duvarında bir niş, duvarların önünde ise adaklar için bir seki bulunur. Ortada, üzerine alçak kabartma şeklinde uzun kollu bir insanın işlenmiş olduğu 3 metrelik T biçiminde iki adet dikilitaş yükselmektedir.
– Kabartmalar ve yontularla süslü yapının törensel ve dinsel bir işlevi olduğu gayet belirgindir.
– Burada ele geçen ve bir kutlamayı temsil eden insan ve hayvan karışımı bir tablet yazının başlığındaki resimde görülmektedir.
* Aşıklı Höyük: Aksaray il merkezine 25 km. mesafededir ve MÖ 8000-7.500 yıllarına tarihlenir.
– Halk birbirinden küçük avlular ve dar geçitlerle ayrılmış adalar halinde, önceden tasarlanan mahallelerde ikamet etmiştir.
– Evlere Çatalhöyük’de olduğu gibi damlardaki açıklıklardan girilmektedir. Ölülerini yerleşme içine ve mekân tabanlarının altına hoker şeklinde gömen bu insanlar, mezarlara yarı-değerli taşlardan ya da bakırdan kolyeler ve yüzükler bırakmışlardır.
– Orta Anadolu’nun en eski yerleşim yeri olarak kabul edilmektedir.
Çanak Çömlekli Dönem Yerleşimleri:
* Çatalhöyük: Erken Neolitik Çağ yerleşmelerinin en ünlüsü Çatalhöyük’tür. Doğu ve batı olmak üzere iki yerleşme evresinden oluşur. 1.000’den fazla konutu ve 4.000-8.000 arasında değiştiği sanılan nüfusu ile, Yakın Doğu’nun bilinen en büyük köy ya da kasabalarından biri durumundadır. MÖ 7.400-6.000 arasına tarihlenmektedir.

– Küçük tapınak olarak nitelenen kültsel yapıların sayısı 50 civarındadır. Bu yapıların duvarlarında çok renkli resimli kabartmalara yer verilmiştir. Bu resimler eski avcılık döneminde ortaya çıkan mağa resimlerinin devamı niteliğindedir.
* Hacılar Höyük: Birkaç yüzyıldan fazla sürmeyen Geç Neolitik Dönem’in Anadolu’da en iyi temsil edildiği mekanların başında Budur’un 35 km. güneybatısında yer alan ve MÖ 6.000’in başlarına tarihlenen Hacılar Höyük gelmektedir.
* Fikirtepe: Fikirtepe, Marmara bölgesinin en eski kültürü durumundadır ve ilk besin üretimiyle ilgili kavramların Avrupa’ya aktarılmasında önemli bir aracı görevi yapmış olmalıdır.
TARIM:
* Türkiye’deki Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem kültürlerinin, biri Doğu ve Güneydoğu Anadolu, diğeri de Orta Anadolu olmak üzere iki büyük gruba ayrıldığı, bunlardan ilkinin daha çok Mezopotamya ve Doğu Akdeniz gelenekleriyle ilişkili olduğu, diğerinin ise yerli bir karakter taşıdığı söylenebilir. Böylelikle iki bölge arasında kültürde belirgin bir ayrışmanın ortaya çıktığı ve düşünce yapılarının farklılaştığı anlaşılmaktadır.
Buğdayın dünya üzerinde üretilme tarihleri
* Yukarıdaki haritada da görüleceği gibi, tarım, Anadolu’yu da içine alan ve Bereketli Hilal adını verdiğimiz bölgede başlamış ve burada evcilleştirilen bitkiler, insanlarla birlikte dünyaya yayılmıştır. Bu nedenle İskandinav çiftçiler de Orta Avrupalı tarımcılar gibi genlerinin önemli bir bölümünü Avrupa’ya 8.200 yıl önce giden Anadolulu çiftçilerden almışlardır.
Hatta İngiltere’de kraliyet beratı altında ve devletin parasal desteğiyle çalışan bir yayın kuruluşu olan BBC’de yer alan bir habere göre; İngiltere’ye olan göç, Anadolu’dan M.Ö. 6000’de başlayan büyük nüfus hareketinin bir parçasıdır ve Avrupa’ya tarımı bu halklar getirmiş, Stonehenge’i de bu insanlar inşa etmiştir.
SONUÇ OLARAK;
Anadolu, Göbekli Tepe öncesinde Paleolitilk Çağ’da da Göbekli Tepe’nin var olduğu Neolitik Çağ’da da uygarlığın beşiği olma görevini süreklilik gösteren bir şekilde sürdürmüştür.
Özellikle Fırat ve Dicle havzaları insanın Afrika dışına çıktığı 2 milyon yıl öncesinde bugüne kadar bunu kanıtlayan sayısız mağara ve yerleşimlerle doludur.
Üst Paleolitik ve Neolitik Çağ’da bölgede görülen yerleşimler ve buralarda karşımıza çıkan kültürler, daha eski bir kültürün izlerini taşımaktadır. Yukarıda belirtilen yerlerde yapılan arkeolojik kazılar sonucu ele geçen buluntular, bunu yeterince ispatlamaktadır.
Günümüzden kabaca 10.000-11.000 yıl önce Anadolu halkları ilk kalıcı barınakları kurmuş ve böylelikle yerleşik köy yaşamının temellerini atmışlardır. Bu ilk yerleşim birimlerinin dikkat çekici özellikleri, köklü birikime dayanan mimarlık geleneklerinin gelişmiş biçimde uygulama alanına sokulmuş oluşudur.
Ancak insanoğlunun yerleşim için tercih ettiği bu yerleşimleri konumları açısından cazip kılan özelliği yani su kenarlarında olmaları, bugün buraların baraj suları altında kalarak yok olmalarının da başlıca nedenidir.
Özellikle son dönem kazılarının büyük bir kısmındaki çalışmalar, baraj projelerinin tamamlanarak su toplamaya başlaması nedeniyle sonuçlanmadan bırakılmak zorunda kalmıştır.
Fırat nehri üzerindeki Keban, Karakaya, Atatürk ve Karkamış Barajları ile Dicle nehri üzerindeki Batman ve Ilısu Barajları, çok sayıda arkeolojik araştırmanın gerçekleşmesine olanak sağlamanın yanı sıra her iki nehrin vadileri boyunca konumlanan pek çok önemli yerleşmenin yok olmasına yol açmıştır.
Sevgiyle kalın.

YARARLANILAN KAYNAKLAR:
– BAIRD Douglas, Agricultural origins on the Anatolian plateau.
– KARUL Necmi, Gusir Höyük, Siirt: Yerleşik Avcılar.
– MITTNIK Alissa, The genetic prehistory of the Baltic Sea region.
– OTTE Marcel, Anadolu’da Paleolitik Sanat.
– ÖZBEK Metin, Dünden Bugüne İnsan.
– ÖZDEMİR Muammer, Neolitik Dönem Anadolu Mimarisinden Bir Kesit: Çayönü.
– ÖZDOĞAN Eylem & KARUL Necmi, Neolitik Teriminin Kavramsal Değişimi ve Güneydoğu Anadolu’da Neolitik Araştırmalarının Dünü-Bugünü.
SEVİN Veli, Anadolu Arkeolojisi.
– Yerli ve yabancı internet siteleri.