GÖBEKLİ TEPE’YE GİDEN YOL-19: PALEOLİTİK SANAT III

Önceki bölümlerde Paleolitik Sanat konusuna bir giriş yapmıştık. Şimdi de bu sanatın ürünlerinden olan mağara resimlerine kısaca göz atmaya çalışacağız.
MAĞARA RESİMLERİ:
* Arkeolojik çalışmalar gibi mağara resimlerinin bulunması ve bunların incelenmesi çalışmaları 19’uncu yüzyılda başlamıştır. Bu yüzyıl aynı zamanda Charles DARWIN’in evrim hakkındaki çalışmalarının da ortaya konduğu zaman dilimidir. Dolayısı ile “Üst Paleolitik Dönem Sanatı” diyebileceğimiz bu keşiflere DARWIN’in çalışmaları da etkili olmuş ve bu nedenle bilim insanları ve araştırmacılar -aklın ve bilincin evrimini de işin içine katarak- doğa ve tarih içindeki yerimizi sorgulamaya başlamışlardır.

Yeraltında, dar ve zifiri karanlıkta bir kilometreden fazla çömelip sürünmüş, çamur yatakları boyunca kaymış, karanlık göller ve saklı nehirlerden güçlükle geçip böylesine tehlikeli bir yolculuk sonunda nesli tükenmiş bir tüylü mamut ya da gülü bir hörgüçlü bizon resmiyle karşılaşmak insanları derinden etkilemiştir. Örneğin 1879 yılında keşfedilen ve bu anlamda bir “ilk” olan Altamira Mağarası’nı yıllar sonra ziyaret eden Picasso “Hiçbirimiz böyle çizemezdik” diyecektir.
Bazı bilim insanları/araştırmacılar, radyoaktif karbon tekniği ile yapılan tarihlendirmenin, Paleolitik Çağ’da insanların sanat yaratmaya başladığı dönemin Üst Paleolitik olarak adlandırılan ve günümüzden 45.000 ila 10.000 yıl öncesi arasında sürdüğünü ortaya koyduğunu ve bu nedenle sanatın homo sapiens’in Avrupa’da ortaya çıkması ile başladığını savunmaktadırlar.
Neandertaller 45.000 yıl önce Batı Avrupa’nın tek sahibi iken, homo sapiens’in bu topraklara gelmesi ile 35.000 yıl önce Fransa’da tamamen yok olmuşlar ancak yalıtılmış ve kapalı bölgeler olan son neandertal yerleşimleri 27.000 yıl öncesine kadar İber yarımadasında tutunmaya devam etmiştir.
Bu nedenle de çalışmalar daha çok neandertaller ve homo sapienslerin bir süre bir arada yaşadığı Fransa ve İspanya bölgelerinde yapılmış ve burada yoğun olarak bulunan mağaralar incelenmiştir.
Bazı araştırmacılara göre de; 40.000 yıl öce Batı Avrupa’dan Sibirya’ya uzanan geniş bir alanı kapsayan medeniyet, kendisinden önce gelmiş daha sınırlı kültürlerin çok ötesinde bir gelişmişlik düzeyindedir. Avrupa ve Asya’daki Paleolitik uygarlık geçmişin ve günümüzün uygarlıkları ile karşılaştırılmalıdır. Bu araştırmacılara göre uygarlığın gösterdiği en büyük gelişme, mağara resimleridir.
MAĞARA SANATI:
Beynin fiziksel gelişimi, buna bağlı olarak zihnin oluşması ve bilincin ortaya çıkması gibi konularda iki insan türü için en güzel karşılaştırma olanağını sanatsal eserlerde vermiştir.
Ancak dünyanın bilinen en eski mağara resimlerinin, modern insanlar değil, neandertaller tarafından yapıldığı keşfedilmiştir. Yani soyu tükenmiş kuzenlerimizin, kültür yaratamayan yabaniler tanımlamasından çok uzak oldukları bir gerçektir.
2012 yılında İspanya’da bulunan üç arkeolojik alandaki mağara resimlerine yapılan yüksek teknolojili analizler, bu resimleri en az 64.800 yıl öncesine, yani modern insanlar Afrika’dan Avrupa’ya gelmeden 20.000 yıl öncesine tarihlenmiştir. Bu durum, mağara sanatını önceden düşünülenden daha eski olduğunu göstermektedir.
Hayvan tasvirleri, noktalar, geometrik şekiller ve el şablonlarını içeren bu kırmızı ve siyah figürleri neandertallerin mi yoksa modern insanların mı yaptığı konusundaki tartışmalar hala devam etmektedir.
Ancak araştırmacılar, uranyum-toryum tarihleme yöntemini kullanarak sanat eserini en erken 64.000 yıl önceye tarihlemeyi başarmışlardır. Çalışma ile, mağara sanatının Avrupa’ya modern insanlardan önce ulaşmış olduğu ve neandertallerin, tahmin edildiği üzere, sembolik düşünme kapasitesine sahip olduğu ortaya konmuştur.
* Neandertal ve homo sapiens karşılaştırmaları konusunda bazı bilim insanlarının homo sapiens yanlısı tutumlarının ortaya çıktığı en belirgin yer, iki türün bir süre bir arada yaşadığı Batı Avrupa olmuştur.
Homo sapiens hayvanların hüküm sürdüğü bu geniş araziye yaklaşık 40.000 yıl önce adım atmıştır. Yeni gelenler Afrika’nın ötesinden Levant üzerinden göç eden birçok kuşaktan hemen sonra ortaya çıkmışlar, daha sonra batının daha ilerisine göç etmeyi imkânsız kılan Atlas Okyanusu’na ulaşana dek Balkanlar ve Avrupa’nın geri kalanında daima doğudan batıya doğru ilerlemişlerdir.
Yeni gelenler modern insanlarla her açıdan özdeşlerdir, sadece bugün batıda yaşayan ortalama bir insandan biraz daha uzundurlar. Güçlü biçimde gelişmiş idrak becerileri ve zengin hayal gücüne sahip yaşantıları vardır. Görünüşlerine önem vermekte, vücutlarını ve kıyafetlerini varlık, zümre ve akrabalık sembolleriyle süslemektedirler.
Homo sapiens ve neandertaller 35.000-27.500 zaman aralığında (yani neandertallerin yok olduklarına inanılan tarihe kadar) Pireneler’in eteklerinde ve mağara resimlerinin ilk kez ortaya çıktığı bölge olan Güney Fransa’daki Vezere Nehri vadisinde birlikte yaşamışlardır. Neandertaller son 7.500 yıllarını çoğunlukla Pireneler’in çevresinde ve Kuzey İspanya ile Güney Fransa’nın diğer bölgelerinde geçirmişlerdir.
Bu nedenle arkeologlar veya sanat tarihçileri bugünkü Güney Fransa ve Kuzey İspanya bulunan mağaralardaki duvar resimlerini, diğer yerlerdeki birkaç örnekten daha yoğun olarak ele almışlardır.
Söz konusu mağaralar; İspanya’daki Altamira mağarası ile Fransa’daki Lascaux, Font-de-Gaume, Les Combarelles, Niaux ve Les Trois-Freres ile daha sonra bunlara eklenen Chauvet ve Cosquer mağaralarıdır.
Chauvet Mağarası:
Bunlar içerisinde şimdiye dek keşfedilen en eski mağara resimleri Güney Fransa’da bulunan Chauvet isimli mağarada yer almaktadır ve buradaki resimlerin yaklaşık 32.000 yıl önce yapıldıkları belirlenmiştir.
Buradaki resimler çizim, renklendirme ve perspektif açısından başka hiçbir mağarada, daha doğrusu dünyadaki başka hiçbir sanat eserinde eşi benzeri bulunmayan bir ustalığı gözler önüne sermektedir. Bilim insanları Chauvet’in, kendinden sonraki 20.000 yıl boyunca sürecek olan bir geleneğin başlangıcını oluşturduğunu düşünmektedirler.
Chauvet Mağarası’nın en uç noktasında bulunan Son Oda’nın sol duvarında yer alan duvar resmi yukarıda görülmektedir.
Ayrıca mağarada, yerlere dağılmış vaziyette çok sayıda ayı kafatası bulunmuştur ancak ayılara ait başka kemiklere rastlanmaz. Ayı kafataslarından bir tanesi çok özeldir ve kasıtlı olarak adak taşına benzeyen bir kayanın üzerine yerleştirilmiştir. Bu da insanların burada adak benzeri törenler icra ettiğini düşündürmektedir.
Cosquer Mağarası:
Mağaranın zemininde bulunan bir kömür parçasının analizi, mağaranın 18.000 yıldan daha yaşlı olduğunu göstermiştir. Mağaranın girişi şu anda sular altındadır fakat o zamanlarda Akdeniz bugünkü seviyesinin yaklaşık 90 metre aşağısındadır.
Mağaradaki hayvan resimlerinden alınan boya numuneleri, resimlerin 19.000-18.500 senelik olduğunu kanıtlamaktadır. El baskılarından birisisinin 26.000, bir diğerinin de 27.000 yıllık olduğu tespit edilmiştir.
Lascaux Mağarası:
Lascaux mağarası; Boğalar Salonu, Resimli Galeri, Kuyu, Nef ve Kedigiller Odası olarak bölümlenmiştir. Bu sadece en ünlü resimli mağara değildir, aynı zamanda arkeoloji ve sanat için de önemli bir mağaradır.
Diğer mağaralarda tavan boyunca göze çarpan büyük çarpıcı figür, çeşitlilik ve bolluk yoktur ya da bu resimleri başka diğer sanat eserlerinden üstün kılacak muazzam, kapsayıcı sanatsal vizyon bulunmaz.
* Buradaki resim ve figürler 18.000 yıl öncesine tarihlenmektedir.
Lascaux Mağarası’nda bulunan Kuyu Sahnesi

Mağaradaki en önemli resim mağaranın Kuyu adı verilen bölümünde yer alan “Kuyu Sahnesi”dir.
– Resimde; muhtemelen bir mızrak ile öldürülmüş ve bağırsakları dışarı çıkmış bir hayvan (muhtemelen bizon), bunun yanında yer de yatan, kuş kafalı, elleri dört parmaklı ve erekte vaziyette yerde yatan bir insan, çubuk üstünde tünemiş gibi duran bir kuş, yerde yata insan ile kuş arasında yerde uzanan ve iki ucunda çengel şekli olan bir cisim (muhtemelen bir mızrak) görülmektedir. Resmin sol tarafında bulunan gergedan figürü resme daha sonra ilave edilmiştir.
– Bu kuş adam mağarada bulunan tek insan figürü ve çubuk üzerindeki kuş da tek kuş figürüdür.
– Bu örneklere göre adam ve bizonun hikayesi, herkes tarafından paylaşılan bir kültürün evrensel parçası olmalıdır. Bazı bilim insanları tarafından bir Kam ritüeli sahnesini betimleme olasılığının bulunduğu da ifade edilmektedir. 

Les Trois-Freres Mağarası:
Bu mağaradaki sanat eserleri ve el yapımı nesneler günümüzden 14.500-13.500 yıl öncesine aittir.
Mağaradaki en önemli ve en çok bilinen resim “Trois-Freres’in Büyücüsü” veya “Trois-Freres’in Tanrısı” adı verilen 75 cm. uzunluğunda ve 45 cm. genişliğindeki resimdir. Resim mağaranın tavanına yakın bir yerde, yerden 4,5 metre yükseklikte yer almaktadır. Bu konumu ile aşağıya tepeden bakar ve onu yapan kişinin oraya tırmanması ve bu resmi yapması imkânsız gibi görünür ve bu özelliği ile sahip olduğu güç artar. Kendi kendine ortaya çıkmış da tek başına orada duruyormuş gibi bir görüntüsü vardır.
Trois-Freres Büyücüsü

Resim mabetteki boyanmış tek figürdür. Erkek bir geyiğin kulaklarına ve bir atın gövdesine sahiptir. Kolları genel anlamda insan kollarını andırmaktadır. Ellerin baş parmakları yoktur. Büyükçe olan penisi erekte olmadığı halde kuyruğunun altından uzanmaktadır. Bacakları kaslıdır. Özet olarak bir sakallı adam-geyik kombinasyonu olarak tarif edilebilir. Bazı bilim insanlarına göre bu figür, dünyadaki en eski Kam tasviridir.