GÖBEKLİ TEPE’YE GİDEN YOL–1: GİRİŞ

Göbekli Tepe…Göbekli Tepe…Göbekli Tepe…
İncelemeye, araştırmaya, öğrenmeye… doyamadığım Göbekli Tepe.
* Göbekli Tepe, birçok kişinin duyduğu şekli ile “insanlık tarihini baştan yazdıracak kadar önemli” bir yerdir. Peki onun şimdiye kadar bulunmuş en eski “anıtsal ritüel merkezi” olması daha mı az önemlidir? Ya yapıların oluşturulmasında kullanılan inşaat tekniği? Ya da bu tekniğin uygulanmasında gördüğümüz matematik ve fizik bilgisi? Dikilitaşlar üzerindeki kabartmalarda ortaya konan sanat anlayışı ve işçilik yeteneği çok daha mı az önemlidir? Bunun yanında yaklaşık 2.000 yıl boyunca süregelen inşa, geliştirme, belki yenileştirme belki de değiştirme süreci içerisinde onca sayıda insanı bir araya getirmeyi, yönetmeyi, iş bölümü yapmayı kısacası toplumsal organizasyon yetisini göz ardı edebilir miyiz Göbekli Tepe’den söz ederken? Göbekli Tepe’nin birçok noktasında somut olarak betimlenen ve de Göbekli Tepe’nin ruhu olan ve uğruna insanların bu yapıları binlerce yıl boyunca oluşturmaları ve korumalarını sağlayan “inanç”.. günümüzden 12.000 yıl önce ne anlama gelir? Gelecek dönemlerde, arkeolojik kazı devam ettikçe elde edilecek bulgular kim bilir bizde ne gibi başka hayranlıklar uyandıracak.
Bildiğiniz gibi Göbekli Tepe’nin ne olabileceği konusundaki görüşlerimi, dayanakları ile birlikte,  Türk tarihi ve kültürü ile olası bağlantılarını farklı açılardan ele alarak “Her Yönü ile Göbekli Tepe” adlı kitabımda sizlerle paylaşmıştım.
Kitabımda da belirttiğim gibi, Göbekli Tepe insanlık tarihinin kabul edilmiş (veya bize dikte ettirilmiş) sürecini yerle bir etmekle birlikte, içinde bulunduğu çağ (Neolitik Dönem; Yeni Taş Çağı veya Cilalı Taş Devri şeklinde de isimlendirilmektedir) açısından da önemlidir. Bu dönem, insanlığın ilkel yaşamdan, “uygarlık” olarak adlandırılan “üretime dayalı yaşam” düzeyine geçişin başladığı dönemdir.
Doğal olarak insanlığın gelişim süreci içinde Neolitik Dönem’in ortaya çıkmasını sağlayan bir geçmiş ve de bundan sonra uygarlığa ulaşım sürecinde yaşanacak çağlar/dönemler söz konusudur. O halde Göbekli Tepe ve burayı önemli kılan, yukarıda sözünü ettiğim, faktörleri neden-sonuç bağlamına incelemek ve buna göre bir yaklaşım sergilemek gerektiğini düşünüyorum. 

Göbekli Tepe’den yani Neolitik Dönem’den bugüne doğru olan süreci, bu dönemden önce yaşanan ve “Karanlık Çağ” olarak adlandırılan Paleolitik Çağ (Eski Taş Çağı veya Yontma Taş Çağı olarak da adlandırılır)’dan göreceli daha kolay izleyebiliyoruz. Dolayısı ile Göbekli Tepe’yi daha iyi anlayabilmek için tarih öncesi zamanın olabildiğince gerisine gitmemiz gerekiyor. Hal böyle olunca da incelenecek, araştırılacak çok şey karşımıza çıkıyor ve derine indikçe de;
– Evrim teorisi,
– Bu kapsamında insanın ortaya çıkışı ve Afrika’dan yayılma süreci,
– İnsan türleri, türler arası karışım, bu karışımın yerleri ve zamanı,
– Neanderthaller, Denisovalar, yaşamları, var oldukları yerler ve zaman,
Homo sapiens sapiens dediğimiz “akıllı insan”ın dünyaya yayılışı ve diğer türlerden farklı özellikleri,
– İnsan beynin gelişimi ve buna bağlı olarak bilinci ortaya çıkışı,
– “Dil”in ortaya çıkışı ve kullanılışı,
– Bilincin gelişmesi sürecinde “ölüm” kavramının yaratılması ve buna bağlı olarak ölümün daha doğru ölüm sonrası yaşamın sorgulanması,
– Bunların neticesinde “tanrı” olgusunun ortaya çıkışı,
– İnanış-inanç-din süreci,
– Göbekli Tepe’de gördüğümüz Tengri Dini, Kamlık (Şamanizm) uygulamaları,
– Sanat anlayışının belirmesi, mağara resimleri, kaya resimleri, bunların nerelerde, ne zaman ortaya çıktıkları ve yok oldukları, tarihlenmeleri, bu sayede halkların/kültürlerin izlerinin sürülmesi,
– Arkeolojik buluntulara, halkların/kültürlerin çanak çömlek teknolojilerine ve ölü gömme adetlerine göre halkların/kültürlerin izlerinin takibi,
– “Tamgalar”ın varlığı, anlamları, kültürel süreklilik bağlamında bulundukları coğrafya, “yazı”nın ortaya çıkışındaki etkileri,
– “Yazı”nın ortaya çıkışı ve etkileşimler, ilk abece, diğer abaceler,
– Mezopotamya, Orta Asya ve Anadolu uygarlıkları,
– Dil (ve dahilinde yazı), inanç, kültür kavramlarının “Türk soyu”nu tanımlayacak şekilde değerlendirilmesi…
gibi birçok konuya uzanmak gereği karşımıza çıkıyor.
* Doğaldır ki, bu konuların hepsini bilmek mümkün değil. Belki genel bir bilgi sahibi olmak ve “Göbekli Tepe’ye Giden Yol”da birkaç “taş”ı yerine oturtmak söz konusu olabilir. Bunu da kendi bilgim dahilinde, elimden geldiğince basite indirgeyerek ve anlatabilir/anlaşılabilir olmaya çaba göstererek yapmaya çalışacağım.Hemen burada, Göbekli Tepe’yi anlamak ve anlatmak için neden bu kadar eskiye gitmek ve detaylı olarak inceleme yapmak gerektiğini bir örnek ile açıklamaya çalışayım.
Bildiğiniz gibi bizler, evrim teorisine göre, homo sapiens denilen insan türünden evrildik ve evrim sürecimiz de -birçok kişi tarafından kabul edildiği üzere- halen devam ediyor. Bu günden yaklaşık 30.000 yıl önce Neanderthallerin bir nedenden dolayı yeryüzünden silinmesi sonrasında homo sapines tek kaldı ve dünyaya egemen tür oldu. Bundan önce dünya üzerinde başlıca insan türleri olarak homo sapiens, Neanderthaller ve Denisovalar var idi. Eski araştırmalara göre türlerin karışımı kabul edilmezken, yeni araştırmalara göre türler birkaç kez çiftleştiler ve bizler az miktarda da olsa Neanderthal genlerini de taşıyoruz. Denisovalılar hakkında henüz çok az araştırma var. Ölü gömme adetlerine baktığımız zaman ise Neanderthallerin ölülerini hocker pozisyonunda (bacaklar karına çekilmiş durumda yani cenin görünümünde) gömdükleri arkeolojik kazılar sonucunda belirlenmiştir. Ve fakat sadece Türklere ait bir kültür olan “kurgan”larda da ölülerin hocker pozisyonunda gömüldüğünü görüyoruz. Hatta Orta Asya’da yapılan araştırmalarda bir mezardaki gömünün hocker pozisyonunda olduğu görüldüğünde, bu mezarın bir Türk halkına ait olduğuna dair bilim çevrelerinde genel bir kabul de söz konusudur. Ama biz homo sapiens’iz… Bir başka ilginç gerçeği burada söylemem gerekirse, Denisova Mağarası Altaylar’dadır yani birçok bilim insanı/araştırmacıya göre Türk ırkının ortaya çıktığı yerde. Çeşitli bilim insanı/araştırmacılar Orta Asya’da Türk ırkının çıkış noktası olarak farklı bölgeleri işaret ederler ancak Denisova Mağarası tam da bu bölgelerin ortasında yer alır 😊
Dolayısı ile birbirine bağlı olduğunu düşündüğüm konuların başlangıç noktası çok eskilerde olabilir.
Yazacağım şeyler doğal olarak en son şeklini almış ve üzerinde konsensüs sağlanmış kesin bir kabule dayan(a)mayacaktır. Çünkü bu hususların hemen hepsi, bilim insanları ve araştırmacılar tarafından uzun zamandır ve de hala incelenmekte olan konulardır. Ayrıca bugün doğru olduğu düşünülen bir kabul, yarın ele geçecek bir bulgu ile değişebilir veya doğruluğu güç kazanabilir veya aynı konuda mevcut olanlardan farklı görüşler ortaya çıkabilir.
Ayrıca bu yazı dizisinde ele alacağım hususlar, bilinmeyen şeyler değil. Birçok kitabı okuyarak, videolar seyrederek, ilgili kişilerle sohbet ederek de bu bilgilere sahip olabilirsiniz. Benim yapmaya çalışacağım şey, bu bilgileri tek bir potada eriterek “Göbekli Tepe’ye Giden Yol”un taşlarını döşemek.

Bununla birlikte; T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan aldığım izin doğrultusunda, pandemi tedbirlerinin bitimini müteakip Şanlıurfa Müze Müdürlüğü’nce yapılacak bir takvime göre Göbekli Tepe’nin 1995-2019 yıllarını kapsayan resmi arşivlerini inceleyeceğim. Yapacağım incelemeler sonucunda bu yazı dizisine konu edeceğim hususlarda farklı bilgilere ulaşırsam, onları da ilgili bölümlere dahil edeceğim.
Yaz aylarına girdiğimiz için de yazılarımı belirli periyodik aralıklarla yayımlayamama durumu da söz konusu olabilir. Bu konuda affınıza sığınıyorum. Ama mutlaka yazacağım, söz 😊
Zor bir işe giriştiğimin farkındayım, zaman zaman altından kalkamayacağımı düşünmüyor da değilim. Ancak (kendimce) üstlendiğim misyon ve duyduğum heyecan bana gereken enerjiyi ve gücü, damarlarımdaki asil kan ile birlikte veriyor.
Bir Atatürk milliyetçisi olarak, ülkemin değerlerine kendimce ve elimden geldiği kadar sahip çıkmaya çalışıyorum. Bu amacım uğrunda da araştırma, inceleme yapıyor, vardığım “doğru”ları da gerçek Türk tarihi ile ilgilenen, Türk olmanın gururunu ve övüncünü yaşayan, bana inanan ve güvenen kişilerle paylaşıyorum. Dolayısı le yazdıklarım ve yazacaklarım sadece bu kesime hitap etmektedir ve bu kesime hitap etmek içindir.
Göbekli Tepe’ye Giden Yol’da birlikte yürüyeceğim arkadaşlarıma merhaba.
Yolun sonunda Göbekli Tepe’de görüşmek üzere.
Esen kalın!

“GÖBEKLİ TEPE’YE GİDEN YOL–1: GİRİŞ” üzerine 2 yorum

  1. Gerçekler bir gün mutlaka ortaya çıkacak. Çıkana kadar insanoğlu Dünya’yı yok etmez ise.

  2. Göbeklitepe’nin keşfi ile ortaya çıkan bulgular tarih yazımına girdi mi yoksa ders kitaplarında veya diğer kaynaklarda halen Göbeklitepe öncesi tezler mi anlatılıyor?

Yorumlar kapalı.