GÖBEKLİ TEPE’YE GİDEN YOL-5: ALTAYLILAR I

ALTAYLILAR 
Giriş:
*
 Bu resim, yaklaşık 50.000 yıl önce Sibirya’da yaşayan bir Denisovalı kızın yeniden yapılandırılmış iskelet özelliklerini temel almaktadır.

Bu insan türüne ait kemikler, 2008 yılında Sibirya’nın Altay Dağları’nda bulunan Denisovan Mağarası’nda çalışan Rus arkeologlar tarafından keşfedilmiş ve mağaranın adından dolayı bu türe denisovan insanı adı verilmiştir. Mağaranın Altaylarda olması nedeniyle de homo altaiensis diye de adlandırılmaktadır.
Ancak bilim çevrelerinin bu insan türü için genellikle denisovanlılar adının kullanmasının sebebi, fosil kalıntıların bulunduğu mağarada 1.800’ler sonu ile 1.900 yılları başlarında kısa bir süre Denisovan isimli bir Hristiyan keşişin yaşamış olmasıdır.
* Fosil kalıntıların bulunduğu mağaradan dolayı bu insan türünü tanımlamak için “Denisovalar”, “Denisovalılar”, “Denisovanlar” veya “Denisovanlılar”gibi değişik isimler kullanılmaktadır. Bir “şey”e o şeyin doğası ile uyumlu olmayan isimler vermeye kalktığınız zaman böyle tuhaflıkların olmasını da normal karşılamak gerekir.
Neden mi bunu söyledim?
Açıklamasını Sayın Turgay TÜFEKÇİOĞLU’nun 01.04.2019 tarihinde yayımladığı “Altaylılar mı? Denisovanlılar mı? Oktay SİNANOĞLU olsa ne derdi?” konulu yazısında buluyoruz: “
Mağaranın bulunduğu coğrafya Altay Özerk Türk Cumhuriyeti’ndedir. Altay dağlarındaki 1.600 m. yüksekte bulunan MÖ 400’lere tarihlenen Pazırık Kurganı başta olmak üzere Katanda, Noyun Ula ve Şibe kurganları ile aynı coğrafyadadır. 4.000 yıllık Andronovo kültür merkezinin bulunduğu kadim Türk toprağıdır. Her bir karış toprağında Türk kültürü ve kadim Türk geçmişi olan Altay’da bulunan mağaranın adı da binlerce yıldır Ayı Taş Mağarası olarak bilinirken, bu coğrafyada bulunan farklı gen yapısındaki insan türüne verilecek adın, o coğrafyanın adı olmasından daha doğal olan nedir? Bilim ahlakı da bunu gerektirmez mi? Homo sapiens ve neandertallerden sonra dünya üzerinde kalan üçüncü insan türüne verilecek ad Altaylılar olmalıdır. Binlerce yıldır o coğrafyanın adının Altaylar olması bunu gerektirir.”
* Ben de Sayın TÜFEKÇİOĞLU’nun tespitine katılıyorum. Bu nedenle bu yazı dizisinde bu satırdan sonra, söz konusu insan türü için “Altaylılar” ismi kullanılacaktır.
Bu tespiti destekleyecek şekilde, aşağıdaki haritaya dikkatlice bakmanızı rica ediyorum.
Harita, şimdiye kadar üzerinde çok az araştırma yapılmış Ayı Taş Mağarası’nı ve bilim insanları/araştırmacılar tarafından Türklerin doğduğu yani anayurtları olarak kabul edilen yerleri göstermektedir ve hepsi aynı coğrafyadadır.
Ayı Taş Mağarası ve Türklerin anayurdu olarak tanımlanan bölgeler 1. Ayı Taş (Denisova) Mağarası 2. Altay Cumhuriyeti 3. Abakan stepleri ve Hakasya 4. Tuva 5. Yenisey-Lena bölgesi 6. Altay-Sayan bölgesi
* Altaylılar, homo cinsine ait olduğu tespit edilen ancak insan evriminde şimdiye kadar tanımlanmış tüm türlerden farklı olan yeni bir türdür.
Araştırmacılar, mağaradaki temel sorunun “hem fosil kalıntıların az olması hem de fosil kalıntıların büyük et oburlar tarafından çiğnenerek birbirine karışmış olmasıdır” demekle birlikte gelişmiş analiz yöntemleri kullanılarak sonuca ulaşmanın mümkün olduğunu ve kalıntıların oldukça az olmasına rağmen, tür teşhisi için fazlasıyla yeterli olduğunu belirtmektedirler.
Kemikler içerisindeki çekirdek DNA muhteşem bir şekilde korunduğu için dış faktörlerden etkilenmemiştir ve bu nedenle Altaylılar’a ait genomunun neredeyse tamamı çıkarılabilmiştir.
Araştırmacılar, elde ettikleri mitokondriyal DNA (mtDNA) üzerinde yaptıkları analizler sonucunda türün tanımlanmış herhangi bir homo türünden farklı olduğunu belirlemişlerdir.
Günümüzde homo sapiens‘in Avrupa’da neandertaller ile yaşadığını artık kesin olarak bilinmektedir ve Altaylılara yaşamış olmaları da çok büyük bir ihtimaldir.
Tarihsel izler:
Çekirdek DNA üzerinde yapılan araştırmalar, neandertaller ile Altaylılar’ın en yakın iki kuzen tür olduğunu kesin olarak göstermiş, ortak atalarından ayrılma tarihlerini netleştirmiş ve bunun 640.000 yıl önce olduğunu ortaya konmuştur.
* Bu iki türün ortak atasının ise, modern Afrikalı insanlardan 804.000 yıl önce ayrıldığı keşfedilmiştir. Yani önce neandertaller ve Altaylılar‘a gidecek olan kol ayrılarak evrimleşmiş, sonra bu kol içerisinde 640.000 yıl önce neandertaller ve Altaylılar’a birbirlerinden ayrılarak farklı evrim patikaları izlemişlerdir.

Ayı Taş Mağarası’nda 2008 yılında elde edilen ilk buluntular küçük bir kız çocuğuna ait parmak ve birkaç dişten ibarettir. O tarihte yapılan analizler sonucunda bu kızın 50 bin yıl öncesinde yaşamış olduğu tespit edilmiş ve bu parmak üzerinde yapılan analizler, neandertaller ve daha eski zamanlara uzanan homo heidelbergensis türünden farklı bir insan türünü ortaya çıkarmıştır.
Altaylı bireyin beşinci el falanks kemiğinin distal parçasına ait görsel rekonstrüksiyonu
Fosilleri ve DNA’yı analiz eden araştırmacılar, esrarengiz Altaylılar’ın bu mağarada en az 200.000 yıl öncesinden, 50.000 yıl öncesine kadar, neandertallerin ise 190.000 yıl öncesinden 100.000 yıl öncesine kadar yaşadığını öğrenmişlerdir. Ancak mağarada homo sapiensin yaşadığına dair bir kanıt henüz bulunamamıştır.
Ancak bilim insanlarına göre, mağaradaki bazı eserleri modern insanların üretmiş olması mümkündür. Bu tespit henüz bir kanıta dayanmasa da Altaylılar’ın gelişmişlik düzeylerine ulaşmalarını baltalama çabaları olarak da görmek mümkündür.
Neandertal – Altaylı melezleşmesi:
Science dergisinde yayımlanan bir araştırmada, Altaylılar’ın en az 110.000 yıl önce hayatta olduğu ortaya konmuştur. Yapılan incelemelerde, yakın zamanda bulunan ve yeterli miktarda DNA içeren üç adet Altaylı dişinden elde edilen genomlar yolu ile dişlerin birinin dişi, ikisinin erkek Altaylılar’a ait olduğu tespit edilmiştir.
* Mağarada bulunan parmağın ait olduğu kıza “Denny” adı verilmiştir. Bir araştırma ekibi, Denny’nin bir neandertal anne ile bir Altaylı babadan dünyaya gelen bir melez olduğunu ve daha önce 50.000 yıllık olduğu belirlenmesine rağmen aslıda bu kalıntının 90.000 yıllık olduğunu keşfetmiştir.
Bizim türümüz (homo sapiens) Asya’nın diğer bölgelerinde 50.000 yıl öncesinde mevcuttur, ancak herhangi bir homo sapiens’in mağaradaki Altaylılar ile etkileşime girip girmediği konusu bilim insanları tarafında halen incelenmektedir. Bunun nedeni, bilim insanlarının geçmişte yaptıkları araştırmalarda mağarada modern insanlara ait fosil veya genetik izler bulamamış olmalarıdır. Araştırmalarda mağarada 50.000-46.000 yıl öncesine ait hominin kemiği bulmuş olmasına rağmen bu kemikten herhangi bir DNA elde edilememiş olması nedeniyle elde edilen fosil kalıntıların hangi türe ait olduğu belirlenememiştir.
Ancak son zamanlarda Denny’nin Altaylı babasının genleri hakkında yapılan daha ayrıntılı çalışmalar, neandertal DNA’sının parçalarını içerdiğini göstermektedir. Yani bulgulara göre iki tür arasındaki melezlenme daha erken bir zamanda gerçekleşmiştir. Bu da Altaylıların ve modern insanların, ayrıca neandertallerin ve modern insanların birbiriyle çiftleştiklerini açık bir şekilde kanıtlamaktadır.
Şimdi ise Altaylı ve neandertal melezlenmesi hakkında sorulan soru şudur: Bu çiftleşme neden Ayı Taş mağarasında gerçekleşti?
Bir teoriye göre, bu mağara, her iki tür için de bir sınır noktasında yer alıyordu. Temel olarak bu mağara, Avrupa’da yaşamış bir tür olan neandertallerin en doğu sınırı ve temel olarak Asya’da yaşamış Altaylılar’ın en batı sınırında bulunmaktadır. Muhtemelen her iki gruptan da üyeler aynı zamanda mağaraya ulaşmış olmalıdır.
* Başka bir teoriye göre ise Denny’nin neandertal annesinin genleri, Hırvatistan’da yaşayan neandertaller ile bir yakınlık göstermektedir. Bu da Denny’nin annesinin atalarının, doğuya doğru Ayı Taş mağarası tarafına göç eden bir grubun parçası olabileceğini gösteriyor olabilir. Dolayısıyla Denny’nin annesi, Ayı Taş’da Denny’nin babasıyla karşılaşmış olabilir.
Denny’ye ait kemik parçasının DNA’sı ayıklandıktan ve dizilendirildikten beri araştırmacılar yüzlerce kemiği incelemişlerdir ve dört başka hominin türünü belirledikten sonra şimdi de bu kemiğin eski sahibi hakkında daha fazla bilgi edinmek için bilgisayarlı tomografi taramalarını ve kemik parçasından DNA almayı planlamaktadırlar. Bu, araştırmacıların, kemiğin hangi hominin grubunun geldiğini belirleme ve Ayı Taş mağarasından geri kazanılan diğer örneklerle nasıl bir ilişki olduğunu incelemelerini sağlayacaktır.
Denny’nin annesinin aşk yürüyüşü
Yeni araştırmalar, 13 yaşındaki Denny’nin annesinin ikinci bir Avrupa göçü dalgasında Sibirya’ya giden neandertal bir kadın olduğunu göstermekte ve Chagyrskaya Mağarasında kümelenmiş ikinci neadertal dalgasının genomuyla yakından eşleştiğini ortaya koymaktadır.
Bu çalışmalar ile, Altaylılar’ın hem erken hem de daha sonra gelen neandertallerle cinsel ilişkileri olduğu görülmektedir.
Bu durum, Denny’nin annesinin, yaklaşık 90.000 yıl önce (yukarıdaki haritada görüldüğü gibi) Altay Dağı eteklerinde Chagyrskaya ve Ayı Taş mağaraları arasında 106 km.lik bir aşk yürüyüşü yaptığını göstermektedir.
(Kaldığımız yerden devan edeceğiz)

“GÖBEKLİ TEPE’YE GİDEN YOL-5: ALTAYLILAR I” için bir yorum

Yorumlar kapalı.